Mevzuat tartışılır fakat burda gözden kaçırdığınız bir nokta var.
Biz arıcı olduğumuz için olaya farklı bakıyoruz.
Fakat mevzuat açısından bal sadece bir gıda ürünü.
Bir gıda ürününün nasıl etiketleneceği ise sıkı mevzuata tabi.
Şimdi olayı bal olmaktan çıkartalım.
İstanbul'da bir çok pazarda köylü pazarı denilen noktalar var.
Ya da pazarın bittiği yerlerde köyden, bahçesinden getirdiği ürünleri, arabasının bagajında satanlar var.
Mesela bizim eski mahalle pazarında birisi nohut getirir ve arabanın bagajında pazar bitiminde satardı.
Harika pişen ve çok lezzetli bir nohuttu, kendi müşterisi vardı satma sorunu yoktu.
Hiç bir pazarcı, zabıta ya da görevli sen burda satış yapamazsın demezdi.
Fakat bu arkadaşımız sattığı nohutları, hiçbir mevzuata tabi tutmadan, kendi kafasına göre bir marka ismi koyup, ambalaj bastırsa ve bu şekilde satmaya kalksa, işin rengi oldukça değişir.
Köyden getirdiğin ürünleri pazarın köşesinde satmakla, en fazla belki hal kanununa muhalefet ediyorsundur.
Ama markalı ambalaj yapmaya kalktığınızda, ambalajla ilgili mevzuata da muhalefete başlıyorsunuz.
Resmi izin almış firmalar nezdin de de haksız rekabet eden konuma düşüyorsunuz.
Bal konusuna da böyle bakın.
Amatör olarak kendi ürettiği malı kendi çevrenizde kavanozlayarak satmak başka bişey.
Markalı bir ürünmüş gibi etiketleyip isimlendirip piyasaya sürmek başka birşey.
İkinci yolu tercih ederseniz ve hiç bir mevzuatı yerine getirmezseniz, ambalaj mevzuatına aykırılıktan, kaçak ticari işletme kurmaktan, haksız rekabete kadar bir çok şeyi ihlal etmiş olursunuz.