arkadaşlar yorumlarınızı yeni okudum, anlaşılmayan yeyerleri anlaştırmaya çalışayım

:
sayın ibrahim ETİ: hata arılarda değil zaten. onu bana
yerli arı diye satanda.
sayın CahitCoban:
satın alınan arılar yavru sökmedi, ve onların çoğu bölünmedi.
yaptığım bölmeleri güçlendirmekte kullandım çoğunu.
vadeli dediysem bir ay vadeliydi. şubatın başında aldım arıları. bir ay sonra kar yağdı başlarına.
arı alıp satarken söylediğiniz yöntemlerden hangisi işe yarıyor. öyle ''gel al git arını'' filan.
sayın Hüseyin Basri ÇALIŞKAN: satıcı ballarını tükendiğini ve 1200 kg ayçiçek balı alıp arıları açlıktan kurtardığını söyledi. benim besleme yapmış olmam da pozitif bir etki yapmadı.
koloni düzeni bozulmamıştı. arılar da oldukça yoğundu. sanki 2-3 çerçeve takviye yapılmış gibi.
yazdığınız son paragrafa kesinlikle katılmıyorum.
çünkü:
hırcınlıkla benim bakım yapmam arasında bir bağlantı yok. hırçın arıya az bakım yapılması gibi bir durum söz konusu bile olamaz, kovanı bırakıp kaçmak filan. bu sene resmen arı sokmasına dayanma testinden geçtim.
bölgede orman gülü orta yoğunlukta hatta 500 metreden sonra yoğun ama orman gülleri de bu sene doğru düzgün çiçeklemedi. açmaları ile geçmeleri bir oldu. ondan olacağına da ihtimal vermedim.
hele 3-4 koloni vardı ki benzin döküp de yakmak işten değildi. parmaklarım yara içinde kaldı. uyuşukluğu ve acısı günlerce geçmiyordu. sinirli arı olur da böylesi düşman başına.
afrika arıları hakkında okuduğum yazılar aklıma geldi sürekli. mesela 20 metreden uzaklara kadar takip ettiler ve eve gelip orda sokuyorlardı. (evim arılığa 70-80 metre)
hülasa: adam bizi kandırmayı becerebildi. kendi arısı, yerli arı olduğunu v.s. kaç kez söyledi, hatta maceralarını da bizimle paylaştı. meğer hepsi palavraymış.
acı bir tecrübe oldu. satın aldığım kolonilerin hiçbirisinin nesli (en azından) ana hattından devam etmiyor. yeni nesil sinirlilik açısından test edildi.
her arıcı gibi baharı umutla bekliyoruz.