Muhsin hocanın çeşitli makalelerinde bu konuyla ilgili ayrıntılar var.
Hoca sıklıkla, sıradan işçi arı olmak için üretilmiş olan larvaların, arıcı eliyle ana arı olmaya zorlamanın doğru bir yöntem olmadığını vurguluyor.
Genetik olarak saflaştırılmış, kontrollü ortamlarda çiftleştirme aşamalarından geçmiş, üretiminin her aşaması genetik olarak kontrol altında olan bir ana arının, petek gözüne atmış olduğu yumurtalardan oluşan kurtçuklar, teorik olarak her biri aynı genetik özelliği gösteriyor.
Sadece kurtçuk yaşı kriterini gözönünde bulundurarak yaptığımız transferde, teorik olarak aktardığımız bütün larvaların genetik özelliğinin aynı olduğunu varsayıyoruz.
Elimizde böyle bir ana arı yoksa, petek gözündeki binlerce larva, homojen bir genetik özelliğe sahip olmuyor.
Tek kriterimiz, en küçük C olan kurtçuğu seçmek.
Ya bizim seçtiğimiz kurtçuğun komşu petek gözündeki kurtçuk genetik olarak daha üstün niteliklere sahipse?
Muhsin Hoca'nın önerisi; elimizde genetik kayıtları sağlam olmayan arılardan ana arı üretimi yapacaksak, hangi larvanın ana arı olacağı seçimini arılara bırakmak.
Bu konuda hepimizin farklı tecrübeleri olabilir. Benim tecrübem, Muhsin hocanın bu önerisini destekler nitelikte.
Arıcılığı çok farklı kaynaklardan okuduğumuz zaman, sorgulamadan doğru kabul ettiğimiz bir çok bilginin, aslında çok da gerçekçi olmadığını görüyoruz.
Şunu hiç gözden kaçırmayalım:
Teknik arıcılık dediğimiz şey; arıcılığı bir sürü yardımcı ekipmanla yapma yöntemi.
Teknik arıcılık bilgisinin çoğunu ekipman üreticileri oluşturmuş.
Günümüzde yeni ekipmanlar gündeme geldiğinde, bildiğiniz gibi onların etrafında satışa yönelik yeni bir bilgi oluşturuluyor.
Biz itiraz ediyoruz, ama bir çok yeni meraklı arkadaşımız bu bilgiyi doğru kabul ediyor, zamanla kimsenin sorgulamadığı hale dönüşüyor.
Ana arı konularına da biraz böyle bakmak lazım.