Arıcı Gözüyle Varroa ve Mücadele Yolları konusu ile ilgili sorularınızı ve önerilerinizi buraya yazabilirsiniz.
Klavyene sağlık çok iyi toparlayan bir yazı olmuş.
Ülkemiz arıcılarının büyük kısmının varrovaya bakış açısının ne kadar sorunlu olduğunu ispat eden bir fotoğraf kullanmışsın çok iyi olmuş.
Sık sık duyduğumuz “benim arılar tertemiz sırtlarında tek bir varrova bile görünmüyor” arıcı sözünün ne kadar anlamsız olduğunu aşağıdaki fotoğraf çok iyi gösteriyor.
Kestane çiçeğiyle beraber arılarda varroa artışının olaçağını biliyorum,ayçiçeğine kadar olan ara yetersiz mücadele için nasıl bir yol izlenmeli ?
Kestane ile Ayçiçeği arasında zaman aralığı neredeyse yok gibi…
Yavrunun azalmaya başladığı dönem varroa için sıkıntılı dönem başlıyor.
Kestane bal akım döneminde kovanda çiçektozu ve bal arttığından yavru azalır.
Kestane balını alıp hemen ilaç yapılsa (ayçiçeğine gidilmeyecekse) iyi olur.
Kestaneden sonra ayçiçeğine gidilecekse sıkıntı olabilir. Olmaması için bir önceki varroa mücadelenizin çok iyi yapılmış olması gerekir.
Kestane den sonra ayçiçeğine gittiniz, varroayı unutup oradan da çama gitmeyin.
‘‘Esansiyel Yağlar’’ terimini uygun bulmuyorum…
Bazı gerekçeleri şu şekilde açıklamaya çalışmıştım.
Esansiyel sözcüğünün ‘‘primer’’ anlamı olduğunu da düşünürsek ‘‘uçucu yağlar’’ yerine ‘‘esansiyel yağlar’’ denmemesi gerektiği daha iyi anlaşılır. (Yağ değil, primer yağ da değil.)
"Esansiyel yağlar"ı “Uçucu yağlar” olarak değiştiriyorum.
Kestane den sonra ayçiçeğine gittiniz, varroayı unutup oradan da çama gitmeyin.
Tertibim Bekir dua etmiyor bir ford transit alayım yoksa cam değil ama oralar gözümde tütüyor içim macera arıyor,cebe dokunmadan tiçari kafa işte
Erkek arıların azalması varroa için doğal bir mücadele olabilir bu dönemde.Şimdilerde bloke edilmiş ve kovana alınmayan erkek arılar görüyorum.
Kestaneden ayçiçeğine gitmeyi düşünenler Mayıs, Haziran aylarında biyolojik mücadele (erkek arı gözlerinin imhası) yaparlarsa faydalı olur.
Yazının en alt kısmındaki “Bal akımında varroa mücadelesi” bölümünü okuyun.
Bölme yapmak da yardımcı bir mücadele yöntemi olarak değerlendirilmeli mi?
À. Mellifera için bulaşıklığın başlama tarihi 1960 olarak belirtilmiş, bazı kaynaklar bu tarihi 1910’lara çekiyorlar; hangi tarihi benimsemek lâzım?
Bölme yapmak yardımcı mücadele yöntemi olur mu?
Bölme yapınca zaten bal almayacağız demektir, ilaç da yapabiliriz.
Varroanın Dünya’ya yayılması ile ilgili tarih için makalelerde, 1904 yılında Apis cerena arısında, 1960 yılında Apis mellifera bal arısında görülmüştür deniyor.
Bazı kaynaklarda 1910 tarihide yazılıyor.
Hangi tarihi doğru kabul edeceğiz?
Tarih konusu önceliğimiz değil.
Kışlatılan kolonilerin baharda erkek arı varlığı görülür görülmez bölünmesi bazı kaynaklarda tamamlayıcı mücadele yöntemi olarak görülüyor. Yaklaşık 21 günlük yumurtasız dönemde varroanın üreme döngüsü de bozuluyor ve mücadelenin başarılı olduğu koloniler istenirse tekrar birleştirilerek bala yönlendirilebiliyor.
kenan bey bizim arıcılar olarak en muzdarip olduğumuz bir konuyu actığın icin sağol varol diyorum
tertip senin işin allahla bana kaldıysa oldu bil ama son cümlen cebe dokunmadan o nasıl olur anlamadım allah versin diyorum
Apis Cerena üzerinde daha eski tarihlerde de vardır, 1904 tanımlandığı yıldır.
1960 muhtemelen Avrupada görüldüğü yıldır. Avrupalılar her konuda tarihi kendi öğrendikleri zamandan başlatır öncesini yok var sayar.
Bir kaynakta Bulgaristan’a Rusyadan ana ithalatı yüzünden bulaştığını okumuştum. Bulgarlar ana arılar üzerinde görmüşler ama önemsememişler.
Kenan beyin yazısında ve Türkiye’ye bulaştığı dönemi anlatan diğer yazılarda bana enteresan gelen birşey var.
Ülkemizde karakovan yaygın olduğu için bulaştığı ilk yıllarda büyük koloni kayıplarına neden olduğu vurgulanıyor.
Halbuki alternatif arıcılık tartışmalarında doğal petek gözleri daha küçük olduğu için varrovanın iyi gelişemeyeceği tezi var.
Okuduğum kaynaklara ve kişisel tecrübelerime göre varrova ile mücadelenin en kritik olduğu 2 dönem var.
İlkbaharda yavru çok olduğu için hücre başına düşen varrova sayısı oransal olarak az oluyor.
Bu yüzden varrovanın yıkıcı etkisini, eğer aşırı miktarda değilse, ilkbaharda ve arı nüfusunun zirveye ulaştığı dönemlerde göremiyoruz.
Nüfus zirvedeyken arı başına düşen varrova miktarı da az oluyor.
Fakat bal döneminden hemen sonra yavrulama azalıyor ve göze giren varrova miktarı oransal olarak artıyor.
İlkbaharda bazı gözlerde 1 varrova girişi varken, yavrunun azaldığı dönemlerde bu miktar göz başına 4-5 varrovaya çıkıyor.
Arı nüfusu azalmaya başladığı için arı başına düşen varrova miktarı da artıyor.
Baldan hemen sonra etkili varrova mücadelesi yapılmazsa, sonbahardaki yavrulama faaliyetleri yoğun varrova nedeniyle sekteye uğruyor.
Nüfusunu sağlıklı yenileyemeyen koloniler, Ekim, Kasım aylarında sönmeye başlıyor.
Bu yüzden sonbahardaki yoğun yavrulama dönemine kesinlikle minimum varrova ile girmek gerekiyor.
Etrafımda gördüğüm ikinci yanlış uygulama ise varrovanın arının sırtında kışlamasına izin verilmesi.
Arıcılar genelde varrovayı arının sırtında kışlatıyor ve ilkbaharda havalar ısınıp yavru faaliyetinin arttığı dönemlerde varrova ile mücadele ettiğini sanıyor.
Varrovayı kesinlikle arının sırtında kışlatmayacak mücadelenin yapılması gerekiyor.
İlkbahara kavuşan 1 varrova yaz sonunda kaç varrova demek bu hesabı Halil Bilen iyi yapar
Toparlamak gerekirse, ülkemizde etrafımdan gördüğüm kadarıyla, yapılan en büyük hata yavrulama faaliyetlerinin dorukta olduğu ilkbahar ve sonbaharda mücadele yapılması.
Yavrunun en az olduğu dönemlerde varrovaya etkili darbe vurulabilecekken bunun ihmal edilmesi.
İlkbahar ve sonbaharda mücadelenin sebebi de kanatsız yavruların görülmesi. kanatsızları görmeden önce varrova yok sanılması.
Tarih öncelik değil ama önemli çünkü burası Türk arıcılığının en önemli referans noktası, en önemli bilgi kaynağı…
İkisinin ortalamasını alıp 1935 diyelim Türk arıcılık literatürüne böyle girsin.
Bir de eğileyim de ensemi tokatlayıver.
Varroanın kolonilere en büyük hasarı vermesinin start anı erkeklerin üretiminin sonlandırılması ile başlıyor.
Bol erkek yavrusu olan bir kolonide…
14 varroa üremek üzere gözlere girdiğinde 13 tanesi erkek gözünü tercih ederken sadece 1 tanesi işçi arı gözüne giriyor.
O yüzden erkek yavru bittiği bugünlerde 14 varroa da işçilere giriyor ve hasar süreci başlıyor.
"Formik asit yapılacak kovanlar tercihen çiçektozu (polen) çekmeceli olmalı. Kovan çiçektozu çekmeceli değilse arıların bunalıp dışarıya çıkmamaları için, kovan girişleri sonuna kadar açılmalıdır. Kovan girişleri bir gün sonra eski haline getirilebilir."Alıntı
…
Yukarıdaki alıntıyı ben mi yanlış anlıyorum sehven mi yazıldı acaba.
Evet ben yanlış anlıyorum.
Kovan iyi hava alsın ve arılar dışarı çıkmasın ki buhar tüm arılara ulaşsın.
Eeee ne yapalım yaşlandık,jeton da köşeli.
Gene acele ettik.
merhaba tecrübesiz bir arıcı olarak sizlerin tecrübelerinize dayanarak bir sorum olacak arılarım şu an kestanelikte yaylada fakat dünkü kontrollerimizde arılarda çok sayıda varroa gördük bal sağımını 10 gün sonra yapmayı planlıyoruz geçmiş kalmış olurmuyuz yada şu an ilaçlasak bir sakıncası olurmu?