Açıklaması, polen yeterli olmadığında beslemenin polen takviyesiyle beraber yapılması gerekiyor.
Polenin bol geldiği baharda polen toplayıp derin dondurucuda saklarsanız sonbaharda peteğin üzerine polen döküp şerbetle ıslatarak verebilirsiniz.
Açıklaması, polen yeterli olmadığında beslemenin polen takviyesiyle beraber yapılması gerekiyor.
Polenin bol geldiği baharda polen toplayıp derin dondurucuda saklarsanız sonbaharda peteğin üzerine polen döküp şerbetle ıslatarak verebilirsiniz.
Mesajınızdan anladığım sonbaharda fazladan besleme yapmak Mehmet Nevşehir’in dediği gibi arıların yağ depolarını boşaltmasına neden olmaz. Bu fazladan besleme yapmakla alakası olmayan bir durumdur. Doğru anlamış mıyım Ramazan Bey ?
polen yeterli değilse
polen ve besleme beraber olursa sıkıntı olmaz.
Anlamadım
Merhaba, hayırlı Ramazanlar;
Bloğumda yayınladığım bugün Türkçeleştirdiğim bir yazı, bilmediğimiz çok şey olduğunu ortaya koyuyor.
Yabancı kaynak, arı beslemede proteinin önemini ve protein keki hazırlanması üzerine önemli bilgiler veriyor.
Özellikle bir konu var ki çok önemli. Türkçeleştirdiğim kaynak, Türkiye’de arı keklerinde çok kullanılan soya ununun arılara çok zararlı olduğundan bahsediyor. Bilginize !!!
Türkçeleştirdiğim kaynağı okumanız için bağlantı burada;
http://pendore.blogspot.com.tr/2017/05/bal-arlarnn-protein-ihtiyac-ve-ar.html
Malzemeler
Formülün başlangıçta Randy Oliver tarafından tasarlandığını ve sciencebeekeeping.com’da yayınlandığını lütfen unutmayın ; Kendi tecrübelerimize dayanarak bazı değişiklikler yaptık ve şu malzelerden oluşturduk:
Yumurta sarısı tozu 2.5 kg
Soya proteini 4 kg
Peyniraltı suyu proteini 2 kg
Bira mayası 18 kg (yaklaşık % 40 proteinli)
Şeker 27 kg
Sitrik asit 500 gram
Esansiyel yağ karışımı 1,3 litre (hazırlanamaz ise elma sirkesi kullanılabilir)
Tarçın 600 gram
Mısır Özü yağı 2 litre
Su 12 litre
Bu malzemelere ne derece güvenebiliriz ki ?
Ben şahsen kek yapımında;
Toz haline gelmiş şeker,
Varsa bal,
Taze polen,
ve Şerbet kullanıyorum.
Sizin sorunuz zaten işin can alıcı kısmı,
Avrupa’da bile dışarıdan satın alınan polene yeterince güven duyulmuyor, şüpheyle yaklaşılıyor. Burada listelenen hammaddeler polene en yakın besleyicilik oluşturabilecek besin kaynakları. Temin edip edemeyeceğinizi bilemem, herkes mutlaka yapmalı iddiasında da değilim.
Fakat benim yazıdan çıkardığım anlam da bu değil zaten. Yazıda özellikle polenin en önemli protein kaynağı olduğu ve diğer ikame maddelerinin sadece başarıyı tamamlayıcı olduğu özellikle belirtilmiş. Yani elinizde kendi üretiminiz olan taze polen varsa başka bir ürüne gerek yok diyor. Dışarıdan alınan polenlerin kalitesinde sıkıntılar var diyor. Yazıda ilgili yerlerden alıntı yapayım.
“Biz uygun protein takviye ürünleri seçme ile devam etmeden önce, polenin bal arıları için en uygun protein kaynağı olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Hiçbir ek, hep birlikte polenlerin yerini alamaz, bu takviyeler ancak arıcılıkta başarı derecesi yükseltebilir. Şeker şurubu yeterli miktarda nektar akışı olmadığında kullanılırken, polenlerin bulunabilirliği çok az olduğunda ilave protein kaynakları ile müdahale etmeliyiz. Polenin daha sonra kullanılmak üzere saklanmasının ve üçüncü parti kaynaklardan kaliteli polen elde edilmesinin çok zor olduğu bilinen bir gerçektir (polen, hastalıkları bulaştırmanın kesin bir yoludur).”
Yazıdaki diğer en önemli husus ta, benim özellikle dikkatinizi çekmek istediğim Türkiye’de keklerde kullanılan soya unu.
Yazıdan alıntılar yapayım gene, işin vahametini anlayın.
“Birçok durumda, arının protein gereksinimleri hakkında temel bilgiye sahip olunmaması, verimsiz ve hatta zararlı takviyelerin kullanılmasına neden olmuştur. Örnek olarak, soya proteini yerine soya unu veya peyniraltı suyu proteini yerine süt tozu kullanılması arı sindirim sistemi üzerinde büyük bir olumsuz etki yaratabilir.”
“Ayrıca soya proteini yerine soya unu kullanmayın; Soya unu arılar için zehirli olan bazı bileşikler içerir.”
Bu malzemelerin bulunup bulunamayacağından daha çok, arılarımıza yedirdiğimiz keklerin içindeki soya unlarının durumunu konuşsak daha doğru olacağına inanıyorum.
Sayın Pedonya bu konular yeterince forumda tartışıldı.
2011 den beri zaman zaman girip okusaydın bilirdin.
Yoksa kek yapıp satacakmısın. Zemin mi hazırlıyorsun.
Sayın Mümün Kula;
Sanırım amacımı yanlış anlamışsınız. Bu forumda yeni bir şeyler paylaşmaya çalışıyorum. Yurtdışında yapılan çalışmaları, yenilikleri elden geldiğince kendi dilimize çevirerek, arıcıların bilgi sahibi olması için çalışıyorum.
Zaten arıcılığı profesyonel olarak değil, hobi olarak yapıyorum. Ticari bir niyetim olsa, herhalde bir şekilde belli olurdu. Ben foruma bir şeyler katmak için geldim. Bütün iyi niyete rağmen, insanları hemen kötü suçlamalarla yaftalamak ne yazık ki milli hastalığımız.
Ayrıca forumda bazı konuların daha önce tartışılmış olması, o konuların kapanmasını gerektirmez. Her geçen gün yeni araştırmalar, yeni bulgular, yeni tekniklerin bulunduğu arıcılık dünyasında; biz bu konuyu daha evvel konuşup kapatmıştık demenin de ne kadar doğru olduğu tartışılır herhalde.
Ben bu forumda yanlış bir hareket, davranış, tutum içinde olduğumu şahsen sanmıyorum. Moderatör ustalarımızdan yanlış hareket içinde olduğum hakkında bir uyarı alırsam da ona göre kendime çeki düzen vermesini de bilirim.
Düzenli olarak, gerek Avrupa’dan gerekse Amerika’dan her türlü ilginç araştırma, derleme, kişisel yazıları da Arıcı arkadaşlara elimden geldiğince de ulaştırmaya devam edeceğim.
Siz oradan öyle görüyorsanız, bir şey diyemem. Bazen anlatılmak istenen şeylerle karşı tarafın anladığı maalesef farklı oluyor.
Sayın pendorya ilgiyle yazdıklarınızı okuyorum lütfen devam edin.
2011 den beri pek bir şey paylasmamissiniz.
Galiba emekli oldunuz.
Çevirileriniz araştrma yapmak isteyen arıcılar için yol gösterici oluyor.
Çevirileri yaptıkça tartışmaların olması gelişme için daha iyidir.
Tartışarak bizim için daha doğruyu bulacağımızı düşünüyorum.
Ben bu foruma insanlarla kavga etmek için gelmedim. Forumda benim de bir katkım, bir tuzum olsun diye uğraşıyorum.
Forumdaki insanlardan, ustalarımdan takdir alıyorsam ne mutlu bana.
Dediğim gibi tartışmaya girmeyeceğim. Savaşların haram kılındığı, kavgaların yasaklandığı, sabır, bağışlama, bağışlanma ayı mübarek Ramazan ayınız cümleten kutlu olsun.
Bu arada, dün akşam “Bal Arısı Genetiği” adlı kısa bir yazıyı da tercüme ettim. İlgilenenler için;
http://pendore.blogspot.com.tr/2017/05/bal-ars-genetigi-beespotter.html
Tebrikler.
Allah razı olsun.
Ben teşekkür ederim. Allah’ta sizlerden razı olsun.
Selamlar.
Benim paylaşımlarımda yanlış bir şey olduğunu düşünmù yorum.
Bu siteye bir çok yeni arici arkadaş girip bilgi alıyor.
Kendimizin yapmadığı uygulamaları burada paylaşırsan yeni arkadaşlarda doğru kabul edip uygular.
Türkiyedeki arıcılık ile Almanya’da yapılan arıcılık farklı.
Herkezin cebinde internet var.
Goegle çeviriyor.
Senin Avrupalinin uygulamalarını burada tekrardan yayınlamana gerek yok.
Kendi yaptığın uygulamalar varsa uygulamalarını fotografli olarak yayınla.
Bilmediğimiz birşeyse bizde taktir edelim.
Hakan bey merhaba,
Çevirileriniz ilgimi çekmektedir. Teşekkür ediyorum.
mümkün bey ,
beyefendi güzel bir hizmet yapmış isteyene sunuyor neden bu kadar karşısınız anlaşılır gibi değil ? sizi rahatsız ediyorsa okumayın bence.
Google ile beyfendinin yaptığı çeviriyi asla yapamazsınız bilgi ve emek ister çeviri işi,
insanlarda akıl var izan var oturup okur forumu hangi uygulamayı benimser ise onu uygular.
bu forumda kimin ne yayınlayıp yayınlamayacağına siz karar veremezsiniz. mesala ben çok faydalınıyorum bu arkadaşın hizmetlerinden.
küfür yok hakaret yok harika bir hizmet sunuyor siz yeni bilgi ve araştırmaya kapalı olabilirsiniz ama lütfen bu hizmeti verenleri küstürüp bizim faydalanmamızı engellemeyin…
Takdirleriniz için çok sağolun.
Durmak yol tercümeye devam.
Bir sonraki yazım “bal arısı virüsleri” olacak.
Selamlar.