Orman gülü ve balı(Azı şifa,çoğu zarar.)

http://img209.imageshack.us/img209/4750/rhododendronponticum.jpg

Azı şifa çoğu zarar DELİ BAL

Sevimli Lezzetler
Sevim GÖKYILDIZ
[email protected]

Elimdeki kitap tam 407 sayfa. Parlak kuşe kağıda basılmış. İçinde bala dair her şey var. Adı: Ballı yayınlar. Hazırlayan: Nilhan Aras. Metro Kültür Yayınları- Gastro Dizisi’nden. İki bölüm, her biri kendi konusunda uzman 35 kişinin yazılarından oluşuyor. İlk bölümde daha çok arı ve balla ilgili bilimsel yazılar. İkinci bölümde ise balın tarihsel, sanatsal, toplumsal yönlerine değinen edebi yazılar mevcut. 20 milyon yıldan beri, doğanın çalışkan, disiplinli, sevimli küçük kanatlısı arı, milyonlarca yol katederek binbir çiçeği dolaşarak kendi besinini yani balı üretiyor. Aynı zamanda bitkilerin tozlaşmasını, üremelerini sağlıyor. Böylece doğayı koruyor, tarımı dengeliyor.
Yurdumuzdaki balla ilgili ilk tarihi bulgular Çatalhöyük’teki Hititlere ait duvar resimlerinden başlıyor. Bal, Hitit mutfağında çok kullanılırdı. Kızarmış etlerin üzerine dökülen zeytinyağlı sosa eklenir, ekmek ve çörekleri tatlandırmak için hamura katılır, kimi hastalıkların tedavisinde şifalı bir yiyecek olarak yenilirdi. Anadolu’dan geçen tüm kavimlerin mutfaklarında her zaman bal oldu. Osmanlı devrinde, saraya getirilen en makbul bal, Rumeli Malkara’dan getirilendi. 1525 yılında, İstanbul’da bal çeşitleri ve kayıtları: Asel-i Sofya kıyyesi (Sofya balı) 5 akçe, Asel-i uklamur kıyyesi (Ihlamur balı) 4.5 akçe, Asel-i Adalar kıyyesi (Ege balı) 4 akçe, Asel-i Trabzon kıyyesi: 2.5 akçe. Gördüğünüz gibi o devride Sofya balı pahalı, Trabzon balı en ucuz. Günümüzde ise tam tersi. Trabzon, özellikle Hemşin’den gelen, Kafkas arılarının yaptığı balın pahalılığının sebebini düşünmeden edemiyor insan. Ya üretim azaldı ya da balın kalitesinin yeni farkına vardık.

MİS KOKULU ÇİÇEKLER VE BAL
Bal arısı var, eşek arısı var. Aynı şekilde, tatlı, kokulu, faydalı bal var. Bir kaşığı ile sizi hasta eden, daha çok yerseniz ölüme kadar varan zehirlenmelere sebep olan deli bal var. Kitaptan alıntılarla size deli balı anlatacağım. Daha sonra balla ilgili merak edilen konulara değineceğim. Bal denildiğinde, aklımıza hep renkli mis kokulu çiçekler gelir. Ülkemiz florasının zenginliği, arıların ziyaret ettiği bitkilerin çeşitliliğini sağlar. En çok bilinenler kestane, narenciye, kekik, yonca, akasya, ayçiçeği, hodan, badem, hatmi, kayısı, ıhlamur hatta pamuk ve mısır bir de Muğla bölgesinin meşhur çam balı var. Satın alırken, bütün çiçekleri kapsayan, genel bir adlandırma ile “Çiçek balı” ya da “Çam Balı” alıyoruz. Halbuki, arıcılığın geliştiği Güney Fransa’da kovanların yerleştirildiği tarlalara göre “Lavanta Balı” veya “Portakal Çiçeği balı” bulabiliyorsunuz. Çoğu üründe olduğu gibi, kaliteli, nitelikli balımız var. Ancak henüz coğrafi işareti ya da elde edildiği çevre yeterince belirlenmediğinden menşeini öğrenemiyoruz.

ALTERNATİF TIP İLACI
Benim yıllardır merak ettiğim “deli bal” kitapta uzun uzun anlatılmış. Karadeniz bölgesinde 1800 metrenin üzerindeki ormanlarda bol yetişen halk arasında Orman Gülü ya da Dağ gülü adı verilen ( Latince: Rhododendron Pontica). Karadeniz bölgesinde yaşayanlar yakından tanırlar. Kocaman, zarif, pembe bazen eflatun güzel çiçekli uzunca boylu bir bitkidir. Bugün 2000’e yakın çeşidi park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir. Dünyada Avrupa’da Alp dağlarında, Kafkas dağlarında ve Himalayalarda bolca görülür. Kitapta, Bahçeşehir Üniversitesinden, Dr. Defne Karaosmanoğlu deli balın, uygun bir dozda alındığı takdirde, alternatif tıp ilacı gibi iyileştirici etkisi olabileceğini, buna karşılık bir çay kaşığından fazla yenildiğinde ciddi zehirlenmelere sebep olabileceğini söylüyor. Tansiyonu düşürüp, geçici baygınlıklara sebeb olduğundan tarihte belkide ilk kimyevi silah olarak kullanılmış. Mesela, MÖ 400’lerde, Perslerden kaçıp Trabzon’a geçmekte olan Yunan ordusunda 10000’e yakın asker bu balı yedikleri için rahatsızlandılar. Kusma, ishal ve halsizlikten yollarda kaldılar. Askerlik tarihinde deli balın kullanıldığı en yakın tarih 1489’dur. Yine bu bölgede 10000 Tatar askeri Ruslar tarafından deli bal yedirilerek öldürülmüştür.

ARI YETİŞTİRİCİLİĞİ
407 sayfada bal ve arı hakkında pek çok bilgi var. Son günlerde gündemde bir konu. Bilim adamlarının dehşetle izlediği, sonucu dünya için hayırlı olmayacak önemli bir olay var. Dünyada özellikle Amerika ve Kanada’da toplu arı ölümleri var. Bu konuda ülkemizde kayda değer bir bulgu yok. Ama bu gelecekte olmayacak anlamını taşımıyor. ODTÜ Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aykut Kence, Türkiye’nin sekiz farklı iklim kuşağında bulunduğunu, dolayısıyla bitki ve hayvan çeşitliliğinin ülkemiz için çok değerli bir hazine olduğunu ifade ediyor. Yurdumuzda hemen her bölgenin kendine özel, kendini o bölgenin doğasına uyarlamış binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan arı ırkları var. Kence‘ye göre, ABD, Çin, Avustralya gibi ülkelerdeki arılar, sadece birkaç yüz yıl önce İtalya’dan ithal edilmiş arılar. Halbuki, bizim arılarımız bu toprakların arıları, yerli ırk. Bu ırkın korunması gerekliliğine değinen, Prof. Kence, her bölgede arı yetiştiricilerinin kendi bölgelerindeki yerel arıları koruyup islah etmesinin arıcılığımız için en uygun çözüm olacağını vurgulamış. Çalışkan, sevimli arıların bize hediyesi, ağzımızın tadı, şifalı besin maddesi bal, hayatımızda sadece soframızda yer almıyor. Kelime olarak dilimizde güzellikleri, tatları anlatmak içinde kullanılıyor. Yazımı balla ilgili üç güzel mani ile bitirmek istiyorum. Halk bilimci Sabri Koz’dan alınmıştır. Tüm günleriniz bal kadar tatlı geçsin, sevgili okurlar.

Sabri Koz’dan
üç BAL manisi

Bal koydum yinsün diye
Yürekler yansun diye
Kızlar çalıma girmiş
Ergenler alsun diye

Ay aydını ışığı
Elinde bal kaşığı
Dün gece nerde idi
Gönlümün yaraşığı

Çini tabakta bal var
Sevdada başka hal var
Beni sana vermezler
El aç Allah’a yalvar
alıntı.

Karadenizli kardeşimiz ora yasak bura yasak derken,biraz araştırayım dedim.Bu yazıyı buldum.Umarım yararlı bir paylaşım olur.Esen kalın.

Hatboki kardeş. Ben çocukken 60-80 kara kovanla uğraşırdık. Zayıf sebetleri gece birleştiridik. Birleştirecegimiz sebeti beyaz çarşafın üstüne koyar gündüzden anasını öldürdüğümüz sebedi giriş deliğinin yanına silkelerdik arılar sıraya girer asker gibi sebete girerlerdi. Yanlız rahmetli marş komutu verirmiydi onu haıtrlamıyorum ama herhalde içerideki ananın kokusuna giderlerdi.

Ben bir hatırlatma yapayım da.

Hatkobi’nin yani Mehmet abinin yaşı daha henüz 68.

Hatboki kardeşi agabey olarak degiştiriyor saygılarımı sunuyorum.

Ynt: Karakovana arı takviyesi nasıl yapılır.
« Yanıtla #20 : Bugün 22:37:39 » Alıntı Değiştir


“Sayın Akbulut;Sizde benim gibi emekliymişsiniz.Ben 88.de 30 yıl hizmetten sonra emekli oldum.70.e dayanan bir ağabeyiniz olarak latifede bulundum.Yazıda Halil Beye hitaben yazıldı.Bu yaşta gülmek ne haddimize.Forum ortamı öyle güzelki,arada birbirimize takılırız.Eğer gülmüş olarak hissettiyseniz özür dilerim kardeşim. Hatboki,Hatkopi değil; Hatkobi dir.Düzeltmiş olayım.Merhum babacağızınızada Allahtan rahmet dilerim.Nur içinde yatsın.Sevgi ile selamlar.”
İki yere yazmışsınız.

özür dilerim rumuzunu bilerek değil kesinlikle yanlış yazmışım tekrar tekrar özür diliyorum hatkobi abi.

Gönlünü hoş tut kardeşim.Sevdim seni.Sağlık,mutluluk ve başarılar dilerim.Sen temelden başlamışsın arı sevdasına.Sevgi her engeli aşırtan güçtür.

Buraya bugun ciktim…Bizim ilcenin en arkalardan bir yer…


http://img822.imageshack.us/img822/7162/m4k9.jpg


http://img46.imageshack.us/img46/5791/4ydg.jpg

Gozle gorulen heryer Orman gulu(komar)…

Iki renk cicek aciyormus bunlar biri eflatun digeri sari…

300-500 metre asagida eflatun olanlar acmis…

Diyorlarki 20 gun sonrada bunlar acacak…

Burdakilere sordum neden bunlardam bal alamiyoruz diye ‘bizim arilar daha 5 cercevede komara calisacak ari mevcudu yok dediler’

Bizde su an 9 ve 8 cerceve iki tane koloni var…

araba,amele,vakit her sey var…su da varki burda ayi da var…

tek eksik tecrube …

9 cercevelik koloni ile burdan 5 kiloda olsa bal alma yontemi yok mu acaba…

yorum yapan herkese tesekkur

Peki soyle sorayim…:slight_smile:

9 cercevelik bir koloni bal a calistirilirmi?

İyi akşamlar Emre hocam,
Sizin şuan 8-9 çerçeve olan arılarınız deli bal ( komar) balına çalıştırılır. Şuan 9 çerçeve arılara 15-20 Nisan gibi katları verip o bölgeye taşımanız lazım.
Benimde aynı pozisyonda arılar var, 20 nisan gibi katları atıp orman gülüne taşıyacağım arıları.
Avantajı şöyle , kestaneye çalıştıracağım bölgede mayıs ayında yeterli polen olmadığından yavruyu azaltıyor, ama orman gülünde hem bal hem yavru devam ediyor, 1 haziranda kestaneye indiriyorum.
Allahtan kaza bela gelmezse bir aksilik olmazsa dediğim gibi yapabilirseniz birer kat bal almamanız için bir neden yok.
Şimdiden bereketli sezonlar dilerim.

Aslinda hocalik sende …belliki bu isi yapmissin yore olarak ta hemen hemen ayniyiz…

Bilenin bilmeyene borcu vardir arkadas deyip oteki soruma geciyorum…:slight_smile:

Cevredekilerin soylemlerine gore bu resimdeki komar 20 nisan gibi acacak…

Simdi ben 9 cerceve olan kovanlara haftaya 1 er kabarmis cerceve veriririm gidisat onu gosteriyor…

Peki nisan 20 dedigi zaman 10 tane kabarmis cerceveyi balliga koyup gidip birakayim mi?

Yoksa ariyi yukariya cekme uygulamalarini yapayim mi?

O konu biraz karışık. Muhtemelen orman gülüne gideceğiniz yerin rakımı yüksektir.1500-2000 Civarı.
Aşağıdan yavru çekmek ısı açısından sıkıntı yaratabilir.
Ama gitmeden 1 hafta önce 2 yavrulu kata alırsanız o zaman daha garanti olur.Hemde yerine verdiğiniz kuluçkalıktaki çerçevelere yavru atmış olur. Hemde arılar kata çıkmış olurlar.
Ben ne yapacağım derseniz , daha karar vermedim açıkcası. Havaların durumuna bağlı.Havalar iyi giderse haftaya katları atıp 2şer çerçeve koyarım katlara.Sonrası da arının tepkisine bağlı.
Ama katı atıp 10 çerçeveyi koymak daha kolay.Sizin yerinizde olsam öyle yapardım.

Peki Ridvan Hocam…bu komarin bir eflatun olani, birde sari cicek acani varmis sari cicek nektari deli bal oluyormus…

Eflatun olanda sikinti yokmus…zaten ari da sari cicek acana pek konmuyormus…bu bilgiler dogrumudur…

Siz encok hangi renk olandan bal aliyorsunuz…

Aldiginiz bal da sorun oluyormu? kestana bali gibi yiyilebilirmi bu bal?

Gerci dereyi daha gormedik biz degil pacalari…sortlari giydik nerdeyse…

Emre hocam, arılar nektarı mor çiçeklerden topluyorlar, sarıların pek bir etkisi yok. Benim arıyı bıraktığım yer yaklaşık 1km çapında mor çiçekten oluşuyor.
Bala gelince 1 çay kaşığı boğazı gıdıklıyor, ikincisi kaşık alışkın olmayan insanı tutar.
Zehir gibi oluyor tabir-i caizse.Kestane balı gibi yenme şansı malesef yok.

Ridavan Hocam…

Peki bu komar mor ciceklerini acar acmaz nektar salgiliyormu?

Birde asagi yukari cicekte kalma suresi varmi? sen ne kadar birakiyorsun ariyi kumarda?

Nektar akım süresi 20 gün falan sürüyor. Tabi havalar müsade ettiği ölçüde.Normalde 1-25 mayıs arası oluyordu orman gülünün akım zamanı. Ama bu yıl biraz ekstrem bir durum söz konusu.Çiçeklerin önce açması söz konusu olabilir.

Eyvallah tesekkur ettim kandirabilirsek amcalari bir kovan goturelim bakalim nasil olacak…

sagol verdigin bilgiler icin

Ridvan Hocam tamda dedigin gibi oldu…ari yavruyu cok azaltti…10. cerceve olarak 9 a verdigim cercevelere nerdeyse 10 gun olacak gunluk atmamislar…

Daha icerlerde gunluk yumurta var…

Kismet olursa 3-4 gune kadar arilara kat atip komara cikartiyoruz…bakalim ne olacak…

Sanirim bolgelerimiz ve ari calismasi hemen hemen ayni isliyor…

Siz ne yaptiniz…cikardinizmi arilari komara…

Değerli Üstatlarım,
Tecrübeli arkadaşlarım,

Genel görüş Bahar Nektar akımının erken geldiği.
Rakım 300 mt/Kastamonu
Nektar verecek çalı ve bitki örtüsü nektar vermeye başladı.
Ancak Yağışlar ve serin hava akımı geciktiriyor.
Orman gülü 900 mt.civarında bile açmış.

Eğer Nektar akımı kısa ve yağışlardan dolayı kısır geçerse,

Danışmak istediğim konu; Mayıs sonuna kadar bulunduğum düşük rakımlı yerde arılar,
Allah ne verdi ise biriktirse ve petek kabartsa ,
daha sonra Haziran başı yükseklere 1000 mt.bal sağımı yapmadan (Tam dolmadığı ve sırlanmadığını varsayıyorum.)yukarılara taşısam.
Tam dolmuş ve sırlanmış petekler alabilir miyim.

Saygılarımla,