Arkadaşlar warre kovan hakkında düşünceleriniz nelerdir. Üsten çıtalı karakovan tarzında ancak çıtalar sabit. Çıtalarla değil katlarla çalışılıyor. Katlar içten 30 cm X 30 cm X 21 cm. Her katta 8 sabit çıta var. Katlar alttan yerleştiriliyor. Sezon sonunda üstten ballık komple alınıyor. Arıya minimum mudahaleyi öngörüyor.
Anlatımınızda hiç bir şey anlaşılmamış desem.
Katlar ile çalışıyorsak alalım birer sepet kovan doldukça altına bir yeni tahta kat ekleyelim.
Arayada uygun bir geçiş uyduralım.
Ama bu tür yeni maceralara gerek olmadığını düşünüyorum.
Arıya minimum müdahaleyi öngörüyorsa modern arıcılıkta gereksiz.
Neden uğraşılsın ki.
Sayın H.B. Çalışkan Hocam,
Bu kovan tipini “sürdürülebilir arıcılık” ya da “doğal arıcılık” gibi aramalar sırasında rastladım temelde bu sitelerde üst çıtalı karakovan ve warre kovan öne çıkmakta www.warre.biobees.com sitesi bu konudaki en kapsamlı site gibi. Abbé Émile Warré (1867-1951) adlı bir rahip 350 çeşit kovan üzerinde Lagstroth ve Dadant’lar dahil çalışma yapmış ancak populerliği bahsettiğim gibi son yıllarda David Heaf tarafından eseri olan Beekeping for all (herkes için arıcılık)'ın fransızcadan İngilizceye çevrilmesi populerlik kazanmış. Kitapın bir süre önce PDF dosyası olarak internette bulunmaktaydı şu anda basılı olarak da mevcut. Dediğiniz gibi bizim sepet mantığına benziyor. Anladığım kadarıyla burada amaç arıya çok müdahale etmemek. Son dönem “sürdürülebilir arıcılık” konusunu savunanlar, arıya çok az müdahale etmeyi öngörüyorlar. Temel olarak bu yazarlar çerçeve kullanımının kovan içindeki sıcaklık ve kokunun sürekli bozulmasıyla kovan ve arı sağlığının da bozulduğunu belirtmekte bu konuda ki temel dayanakları ise Johann Thür Beekeeping: natural, simple and successful (1946)
Özür dilerim bir kesiklik oldu,
Bahsettiğim gibi Amerika ve Avrupa’da çok çeşitli arı hastalıklarında temel petek kullanımı, göçer arıcılık ve aşırı büyümeyi sorumlu tutuyorlar. Acaba diyorum bizlerde başımıza onlarınki gibi felaketler gelmeden yerel ırklarımızla daha doğal yolları deneyebilir miyiz ? Nasıl ki şimdilerde tarla tarımında 3-5 yıl öncesine kadar yetiştirebildiğimiz yerli kavun-karpuzu şimdilerde insektisit kullanmadan kurtlanmadan yetiştiremediğimiz gibi. Hala çoğunluğumuzun amatör arıcılardan oluşan arıcılarımız için alternatif bir yol olarak görülebilir. Ricam bahsettiğim siteyi incelemeniz. Oradaki planlara göre ben de birkaç warre (buna da yeni bir isim bulunabilir- dik üst çıtalı karakovan mesela :)) kovan yaptırdım. Marangozun azizliğine uğradığım için çok geç elime geçti bu sezon nasıl değerlendirilir bilemiyorum ama deneyip sonuçları paylaşmak isterim. Saygılar
Merhaba.
Mesajlarınızı, verdiğiniz linkteki yazıları ve pdf dosyalarını okudum.
Şahsi kanaatim bu kovan modeli ile bizim ülkemizde çalışılması çok zor.
Biliyormusunuz, biliyorum ama ben arıcılık müzesinde çalışıyorum ve her yanım kara kovanlar ile dolu.
Bu kovanı internet üzerinde görmüştüm ama sabit çıtaları olduğunu bilmiyordum.
Bu gün modern kovanlarıda aynı amaçla kullanabiliriz. Mum koyma boş çıtları diz, arıyı doldur içine.
Ama ülkemizde bu tür bir kovanla, verim almak çok zor. Onca artısından bahsediyor verdiğiniz kaynakta.
Ancak bizim ülkemizin bitki örtüsü ve iklimi, kendi içerisinde yakın bölgelerde bile çok farklı, bizler için topraktn yapılmış bir kara kovan kadar bile kullanışlı olacağını sanmıyorum.
Bu kadar üst düzey bir marangozluk çalışması ve maliyeti ise birer - puan olarak yazılıyor bu kovanın hanesine.
Ancak müzede yer alması için bu ayrıntılı planları kullanarak bir adet yaptıracağım.
Ayrıca unutulmaması gereken bir konu daha var. Çeşitli hastalıkların yayılmasında bu tür bir kovanın tam etkili olması için, o hastalık etmenlerinin tümden yok edilebilmesi, konvansiyonel arıcılığın tamamen engellenmesi, hasta kovanın anında imha edilmesi, iki arılık arasında çok uzun mesafeler bulundurulması, doğal kolonilerin barındırılmaması, bal mumu üretiminin, bal ile arı beslenmesinin, daha bir çok olayın son bulması gerekiyor ki, bunların terk edilmesi imkansız…
Hocam
İlgilendiğiniz için teşekkür ederim. Ben örnekler yaptırdım denemek için bakalım ne olacak sonuçlar. Foruma resim yüklemeyi becerebilirsem fotoğraflarla bilgilendirme yapmaya çalışacağım. Bahsettiğiniz arıcılık müzesi nerede, imkan olursa ziyaret etmek isterim.
Saygılar
Ben bu yıl Warre kovanı ile işe başladım, çok memnunum. Doğal oğulu kovana yerleştirdikten bir hafta sonra bir Warre kutusu tamamen petekle doldurulmuştu ve çoğunda yavru vardı. O günden beri hiç açıp bakmadım ancak dışarıdan gördüğüm kadarıyla koloni oldukça iyi durumda. Ayrıca şunu farkettim, arılar bu kovanda oldukça uysallar, bu da stressiz bir hayat sürdüklerini gösteriyor. Benim ticari hiçbir kaygım yok, bana yetecek kadar bal üretsin yeter ancak Fransa’da ticari olarak da kullanılan bir kovan olduğunu belirtmeliyim. Neden Türkiye’ye uygun değil dediğinizi anlamadım, Fransa’nın iklimi bizimkine çok benziyor.
Türkiye’de de bu kovanın duyulduğuna çok memnun oldum, umarım başarılı olursunuz.
Merhaba , ben de daha yeni oğul koydum. Bakalım nasıl olacak. Arka taraflarına pencere yaptırmıştım öbür hafta ne durumda göreceğiz bakalım. Dediğinize katılıyorum Fransa’da ticari olarak bu tarz kovanlar kullanılıyor. Biraz modifiye etmişler. Japonya’ da da çıtasız tipi kullanılıyor. Az bakıma ihtiyaç göstermesi beni en çok çeken kısmı :)Ben de size başarılar dilerim. Gelişmeleri bekliyoruz. İyi çalışmalar.
Warre kovanlar, Batı’da belirli bir kitle tarafından kullanımı tercih edilen, özellikle arka bahçesinde bir kaç koloniyle kendi balını üretmek isteyenler tarafından tercih edilen bir tasarıma sahip. Tasarımın en önemli çıkış noktasının en az maliyet ve yatırımla arıcılık yapmak olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Bu hedeften dolayı tasarımın orijinalinde ham petek kullanılmadığını fakat ticarileşen modellerde ham peteğe yönelindiğini görmek gerekiyor. Tasarımın çok az yatırımla gerçekleştirilmesi ve asgâri arıcılık bilgi ve tecrübesini gerektirmesi nedeniyle, yaygınlaştığı yıllarda “halk tipi kovan” olarak adlandırıldığını unutmamak lâzım.
Bu ekonomi odaklı yaklaşımı, son yıllarda giderek çoğalan üst çıtalı karakovanlarda (Kenya veya Tanzanya ÜÇK) da görmek mümkün. Temel amaç en az bilgi ve maliyetle ekonomik bir fayda yaratmak. Aslına bakılırsa, Warre’nin bir Avrupalı olarak Kenyalı bir yerlinin tasarım sadeliğine ulaşamadığını; yine kasalarla, kutularla, çerçevelerle uğraştığını söylemek de mümkün. Bunun hiç kuşkusuz kültürel kökenleri de var. Bir Fransız için iyi bakımlı bir bahçe demek, bütün ağaçlarda insan müdahalesinin açıkça görüldüğü bir bahçe demektir. Top şeklinde budanmış şimşirler, helezonik serviler, şemsiye biçimli güller… Bütün dallardan yapaylık akan bir bahçe… Bu bahçeye bir Japonu koyun, adam çıldırır. Bir Türkü koyun, bahçe çıldırır.
Peki, 19. yüzyıl sonu Avrupa’sında yoksullukla mücadele ve kent yakınlarında biriken köyden kopmuş kitlelere ekonomik destek amacıyla yapılan Warre tasarım hangi gerekçeyle 21. yüzyılda tekrar yaygınlaşıyor? Bu kez de kökeninde itiraf edilemeyen, hafif çevreci makyajlı bir ekonomik kaygı var. Hayatın acı gerçek olarak dayattığı bir kaygı…
Bizler için arının ilk ürünü hâlâ bal fakat Batı son yıllarda yoğun kampanyalarla halka arının ilk ve temel ürününün tozlaşma olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bu çerçevede de kent içi arıcılığı bile destekliyorlar. Hâl böyle olunca da Warre ve ÜÇK giderek yaygınlaşıyor ve bu tasarımlara sürdürülebilir arıcılık başlığı altındaki aramalarda rastlıyorsunuz. Burada sürdürülebilir olan kavram aslında arıcılık değil, toplam çevre faktörü ve arıcılık bu faktörün sürdürülebilmesi için gerekli olan en önemli araç.
Her iki tasarım da arıların az müdahale edildiği bakım şartlarına sahip. Yılda bir kez hasat için açmanız bunları iyi “yönettiğiniz” anlamına gelyor. İşte asıl sıkıntı da burada başlıyor: Bu kovan tasarımları arka bahçede elinizde çay bardağı, arıların nasıl çalıştığını seyretmek için on numara. Fakat yönetilebilir değiller… Yani kriz kavramını bile yönetme olgusuyla değerlendiren, söz dağarcığımıza kriz yönetimi kavramını sokan Batı anlayışından çok uzaktalar.
Peki Warre kovanlara karşı mıyım? Kesinlikle hayır fakat bana Afrikalı yerlilerin tasarımları daha doğal ve sürdürülebilir geliyor.
Dipnot: Warre tasarımda çıtalar 36mm. Acaba 37mm uygulansa daha mı doğru olur?
Ticari arıcılıkla, “sürdürülebilir amatör arıcılığı” birbirinden ayrı dallar olarak görürsek, kovan konusundaki tartışmalar daha doğru bir düzleme oturur.
Bir çok arkadaş gibi, ben de uzun yıllar “teknik arıcılık” sözünü dilimden düşürmedim.
Sezon sonunda elde ettiğimiz bal miktarı ile arıcılıkta başarıyı bir tuttuk.
Tarımsal alanda da aynı şey geçerli. Tarımsal mekanizasyon, suni gübre kullanımını hep ilerlemek olarak gördük, karasaban ve kağnı dönemlerini kıyasıya eleştirdik. Bu günleri çile dönemleri olarak hatıralarımıza yazdık.
Ben “sürdürülebilirlik” kavramını da uzun süre anlamadım.
Fakat şöyle bir geriye gittiğimde, bundan 40 sene önce rahmetli dedem, 1 çift öküzüyle ailesinin karnını doyurabilecek tarımsal faaliyette bulunuyordu.
Tohumunu, gübresini kendi imkanlarıyla üretiyor, dışarıya tek kuruş ödemeden ekini hasat edip, buğdayı ambara dolduruyordu.
Modern arıcılık, teknik arıcılık konusunda da benzer bir süreç var.
Sürekli geleneksel arıcılığı küçümseme ve gereksiz görme şeklinde bir yaklaşımımız var.
Teknik arıcılıkta, sezon sonunda toplam üretime bakıldığında daha yüksek miktarlar elde edildiği doğru.
Fakat, hastalıkların çok hızlı bir şekilde yayılması, dünyadaki bütün balmumlarında ilaç kalıntılarının hızla yükselmesi, arıcılıkta genetik çeşitliliğin arı türünü tehdit edecek şekilde azalmasından da, teknik arıcılık yöntemleri sorumlu.
Ticari arıcılıkta kullanılan, dünyada yaygın 2 kovan türü var.
Fakat dünya arıcılığı 2 kovan türü ile sınırlı değil, yüzlerce farklı model var.
Her sene en az 2 yeni kovan modelinin patentinin alındığı bilgisini okumuştum.
Lafı uzatmayayım, özellikle amatörce arıcılık yapacak arkadaşlara yol gösterici olacak bu tür farklı kovan modellerini tartışmakta fayda var.
Hocam, Ankara civarında şehirden uzaklaşmak isteyenlerin şu aralar " hobi bahçeleri" diye bir merakı oluştu. Şehire çok da uzak olmayan yerlerden bir 1-2 dekar yer alıp hafta sonu bahçeleri kuruyorlar.Meyve sebze vs. Çoğu hafta içi çalışan memurlar. Elbette 1-2 kovanda peysaj elamanı gibi mutlaka alınıyor. Her yıl bahar da tkv ya da civar arıcılardan 5-6 çıtalık arı alınıp, 3-5 temel petek… Sezon sonunda 2-3 çta petekli bal…Kışın ölen arının yerine seneye yenisi…Zaten “yönetim” bu kadar. Bu tarz kovanlar (az bakımlı !) en azından bu amaca hizmet etmez mi?
Estağfurullah, bu alanda öğrenmeye muhtacız; nerede kaldı hocalık…
ÜÇK ya da Warre’ler tam da bu amaç için, haklısınız.
Warre kovan görüntüleri
Deneme amaçlı yaptırmış olduğumuz Warre kovanlar
http://img820.imageshack.us/img820/5816/12022012872.jpg
Warre deneme kovanı arkadan görünüşü
http://img560.imageshack.us/img560/6095/12022012869.jpg
Warre deneme kovanı önden görünüş
http://img820.imageshack.us/img820/5816/12022012872.jpg
Warre deneme kovanı arkadan görünüş at kapak çıkartılmış
http://img819.imageshack.us/img819/1752/12022012873.jpg
Warre deneme kovanı arkadan görünüş kat camı çıkartılmış
http://img855.imageshack.us/img855/2471/12022012874.jpg
Warre deneme kovanı arkadan görünüş kat camı çıkartılmış
İstemi abi güzel olmuş resimler be
Tabutlar(ÜÇK) iptal değil mi?
Kenya tipi ( ÜÇK ) 2 deneme kovanın ikiside malzeme sandığı olmuş
Yani tabutlar arılara tabut olmuş
Bu sene bir şans daha verelim kendilerine, sonra bakarız artık tabut mu sandık mı?
Kenya tipi kovan Resimleri ( İlk geldiği gün tabut demiştim beni yanıltmadı )
Bizim bölgemiz için hiç uygun değil.
Bu kovana bir daha hiç şans tanımam.
http://img214.imageshack.us/img214/8222/29012012814.jpg
Şekil olarak benzesede bir kovana tabut demek bence abes kaçıyor.
Sayın Türkoğlu:
Bunlar zaten tabut kovan değil yanlış söylenmiş.
Asıl tabut kovan çoğunlukla deliğe dikey çerçeveli, 20 ve daha fazla çerçevesi olan tek katlı kovanlardır