a dan z ye (Arıcılıkdan ne kadar maddi kazanç elde ederim)

cümleten selamun aleyküm ben 23 yaşındayım özel bi şirkette çalısıyordum yakın zaman önce iftifa ettim kendi işimi yapacam diye yıllar önce arıcılık için kollarımı sıvamıştım daha kücüktük olmadı simdi nasip olursa bu işe ciddi girmek istiyorum burda herkez usta arıcı çevremde bunu kendi için yapanlar var ama bu işten ekmek yiyen yok bende bu işten ekmek yenirmi diye sizden yardım istiyorum tabi cok zor bi iş ben bunu biliyorum arılara karsı bi sempatim var ben bu işe gönül versem emek versem seferber olsam mesela bi yılda hersey cok iyi gitse 100 kavandan ne kadar maddi kazanc elde ederim ben kurs sa baslıyacagım anlayan birinden yardım alacam ama siz bana hersey iyi gitse 1 kavan su bakar para verir kilosu suna gitse su kadar olur diye bi kaç akıl verebilirmisiniz simdiden teşekkür ederim Allaha emanet olunuz.

Sizin çizmeye çalıştığınız tabloyu ülkemizde o kadar çok kişi çiziyor ki…

Başarılı olma ihtimali çok ama çok düşük bir tablo…

Yıllardır arıların içerisindeyim ve 5 yıldır da kendi başıma birşeyler yapıyorum ama bu dediğiniz tablo ile başarılı olan yok.

Arıcılıkta başarı şöyle oluyor.

Gökten kar yağıyor.

Siz arıcı olarak yerden bir kartopu alıyorsunuz elinize. (3-5 koloni edinmek bu olsa gerek.)

Sonra o kartopunu kardan adam yapmak için yuvarlamaya başlıyorsunuz ama kar erimeye başlıyor.

Biraz büyüyen kartopu gelecek yıl yağan kar ile yeniden kardan adam yapmaya kaldığınız yerden…

İyi bir kardan adam olması için en az 5 yıl gerekir.

İşletme doygunluğuna ulaşmadan arıcılıkta kar hesabı yapılamıyor. İşletme doygunluğu ise artık hava şartlarından etkilenmeyen büyük bir kardan adam demek…

İşletme doygunluğuna ulaşmak için gereken en önemli şey ise parayla satın alınamayan arıcılık bilgi ve tecrübesidir.

Halil Bey, güzel bir çalışma olmuş.

Sayın muratsekop size şöyle söyleyeyim;

size şöyle bir hesap yaparlar;
bir kovandan 15 kg bal alırsın, 30 TL’den 450 TL bunun 80 TL’si kışlatma ve diğer masraflar kalan 370 TL. 100 kovandan 37 bin TL.

dünya toz pembe olsa hesap güzel. buradaki sıkıntılar,
= 100 kovandan hiçbir zaman hepsinden bal alamazsın, oğula giden olur, anası yaşlı olur, hastalana olur falan filan hepsinden bal alamazsın
= Oldu da aldın. 1500 kg balı 30 TL’den satamazsın, eşine dostuna satsan satsan 500 kg satarsın gerisi elinde kalır. bal güzeldir ama pahalıdır. tamam dedin şeker vereyim dedin (tavsiye etmem), 10 TLden satarım dedin ama şeker verildiğini anlayan bir daha senden bal almaz,
= ortalama 15 kg hesabı yaptık, bu ortalama bir mevsimde. 2010 yılında kovan başı 10 kg alan parmak ile gösterildi, gezdiren arıcılar ancak 15 kg balı alabildi
= ilk etapda 100 kovan almak masraflı iştir, gerek de yok, diğer masraflar ile 30 bin TL’yi bulur ki çok para. 10-15 arı ile başlayıp 3-4 yılda 100 arıya ulaşmak daha iyidir.
= bana kalırsa arı işini ikinci bir iş olarak yapmak daha doğrudur. kışın bir iş yapmıyoruz, yazın arı ile kışın diğer işle ilgilenmek en güzeli, bu yüzden öğretmenler arı ile uğraşır.

Eğer bu hesabın tutacağını bilsem hemen istifa edeceğim.

Nedenmi bircisi eski esnafım,ikincisi ticarette kar zarar hesabını iyi öğredim,

Üçüncüsüde hiç bir işe bu kadar gönlümü katmadım.

FAKAT Halil beyin dediği gibi önce iyi bir tecrübe ve alt yapı olmazsa olmazı, bu işin en önemli kuralı.

Kardeşim ekmeği aslanın ağzından değil; çakalların ağzından kapabilecekmisin. Sakın moralini ve ümidini kesme. Mesleğin nedir, bağın bahçen varmı. Genelde arıcıların kolunda serum vardır derler. Doğrudur.
Gençsin, zamanını iyi değerlendirmeye bak. Benim dişlerim dökülünce tadın yemekte olmadığını, asıl dişlerde olduğunu öğrendim. Bahtın açık olsun.

Sn. Gerula,

Halil Beyi tanırız. Yazıları düzgün ve etkileyici. Sizin yazınız da ayağı yere basan gerçekçi bir değerlendirme olmuş. Yeni başlayan arıcılarımızın bazıları havalarda uçuşan toz pembe hesaplarla işe büyük başlayıp sonradan umduğunu bulamayarak hayal kırıklığına uğrayabiliyor. Arıcılıkta istek, işi sevme önemli ama deneyim, bilgi birikimi olmazsa işler ağır aksak gidebilir. Yeni başlayanlarımızın da ustaların yukarıdaki önerielerini kulaklarına küpe yapmalarında fayda var. Az ile başlayıp emin adımlarla gitmek, çokla başlayıp riske girmekten daha doğrudur diye düşünüyorum.

Tecrübesiz bir arıcı olarak arıcılığa başlama maceramı üstadların izni ile anlatmak isterim.
5 kovanla İzmir de başladım arıcılığa. Aynı yıl hevesle böldüm parçaladım çıkardım 20 kovana. Kovan başına 15 Kg alsam 300 Kg yapar 20 Tl den satsam 6 Bin lira yapar. Offf ;D iki senede köşeliğim. O sene oğullar çıktı birgün arılıkta üç gün işte. olsun yinede aldım 4 oğul seviniyorum. 3 ü söndü. Bölerken analı kalan kovanlarım aldı başını gitti. kat atacam neredeyse. Sonra yavaaaş yavaş çıta sayıları düşmeye başladı. neden? hastalıkla mücadeleye çok da önem vermediğim için… velhasıl o yıl bir kovandan bir peteğin 8/1 i kadar bal yedik Allah razı olsun. Ama artık tecrübeliydim bu işte, daha ne öğrenebilirdim ki? ikinci sene kovan sayım indi 15 e. 5 kovanda anaları kaybettim. sebebini dahi bilmiyordum. tekrar ana yaptırdım. bal sezonu benim için çorba oldu. Yalan olmasın 2-3 çıta bal aldım. oda kahvaltıda yiyebilmek için farklı dönemlerde parça parça aldığım ballar bunlar… Sonra anladım ki bu işin tecrübesi öyle bir iki yılda kendi başına hiç bilgi desteği almadan olacak birşey değil… Biraz da destek alarak 3. yılda iyi kötü toparladım arılığı. 42 çıta bal aldığım gün benim için anlatılmaz güzel bir gündü. Bugün Malatya’ da 50 kolonim var. allaha şükür iyi durumdalar. Her gün en az 2 saatimi bu satırları okuyarak geçiriyorum. Abilerimin dediği gibi hem özel sektörde çalışıyor hemde arıcılık yapmaya çalışıyorum.4-5 yılın sonunda Genel görüşüm şu oldu; ömür biter ama bu mübarekte öğrenme bitmez. yeterince uzattım lafı. Durum aslında benim hikayem gibi kötü olmaz her zaman. ama üstadları dinler takip eder yardımlarına başvurursan tabi… Allah yolunu açık etsin…

saygı deger abilerim cok güzel yardımcı oldunuz gerçekten bu iş ek yapılacak bi iş onu anladım dediklerinizden teşekkür ederim hepinize

Siz yine bırakmayın. 1-2 kovanla kendinizi geliştirin. Çevre edinin, bilgi ve pratiğinizi pekiştirin. Hayırlı bir geçim kaynağı bulursunuz inşallah. Sevgiler.

Arıcılık ek olarak yapılacak bir iş midir?

Bu soruya verilen yanıtlardan,

Arıcılık aile geçindirmez cevabını çıkartmayın sakın.

Ancak ben arıcılıktan geçinebilirmiyim sorusunu, kendinize sorun.

Cevaplamadan öncede uzun uzun düşünün,

Arıcılıktaki tecrübeniz, ailenizin verebileceği destek, yaşam hedefiniz hepsini ardı ardına yazın.

Haftada iki gün halı saha maçı yapan biri ile profesyonel futbolçu yaşamını karşılaştırın.

Biri cebinden para öder o sahada koşar terler sonra evine döner.

Diğeri küçüklükten beri kamplardadır. Vucudunu ona göre eğitir. Giyimi ona göredir. Çok zaman olur ki ailesinin yanında olamaz, uzun ve yorucu çalışmaları sonucunda eğer şansı da yaver giderse büyük paralar kazanır, ortalama olarak bakılınca üst liglere çıkamadığı sürece ailesini ancak geçindirir…

Arıcılık hakkında geçim kaynağımı olmalı, ek iş olarak mı yapılmalı sorularına cevap

soruyu soran kişidedir.

Her ortamda sorulan bu sorudan, ve genelde soran kişinin yeri halı saha iken tam tersini düşünmesinden sıkılmış biri olarak yazıyorum saygılarımla.

Zaman içerisinde neler neler görüyoruz ve duyuyoruz…

Halı sahadan vazgeçtim, daha hiç arı kovanı olmayanların “Messi” gibi futbol oynamak istiyorum demesi çok hoş.

Kulaklarıma inanamıyorum bazen…

Konvansiyonel arıcılığın bile zor yapıldığı bir yerde…

1000 gibi kovan sayısı ile organik arıcılık yapma isteği…

Düşünce sahibi hayatında hiç arı kovanı açmamış…

Bilgi topluyor sağdan soldan…

Olayın sorulduğu bir arkadaşımız bir vesile ile bize sordu…

Bizim klasik tavrımız var ya…

Ben hiççççççççççççççççççççççç olmaz dedim.

Bir daha konuyu bizim yanımda konuşmadılar bile…

Sonra ilgili bölge birçoğumuzun tanıdığı bilimadamlarınca gezildi.

Süperrrrrrrrrr olur dendi.

Ne oldu peki?

Sistemi yürütmek için gerekli eleman teminine yani profesyonel arıcılara ihtiyaç var… Temini için uğraşıldı…

Ya Allahım gel de gülmekten ölme…

Yıllık 50.000 TL. isteyen arıcıyı nasıl çalıştıracaksan… Beklentiyi arttırırsan elemanda bulamazsın… Arıcılık amele işi değil ki. Arıcılıkta amelelik başka, amelenin arıcılık yapması başka.

Sonra bölge köylülerine tarlalarınızı ben ekeceğim ya da şunu şunu ekeceksiniz. Köylü öyle bakar ne diyor bu yahu diye…

Azıcık arıcılıkla iştigal etmiş birisinin bu tür girişimlerde bulunmayacağını zaten biliyoruz.


O yüzden yapmamız gerekenler var bizlerin.

Belirli bir yaşa gelmiş 40 yaş üzeri diyelim kişiler emeklilikte arıyla tanışıyorlar. Tam işi öğreniyorlar rahatsızlıkları başlıyor.

Şu anda benden genç olan ve arıcılığa sağlıklı düşünceyle yaklaşanlara gıpta ile bakıyorum.

Gelelim yapmamız gerekenlere…

Çevremizde bu işe meraklı gençlerin elinden tutalım. Meraklı olmayanları da inceden zorlayalım.

Bu güne kadarki düzen, isteyen herkese arıcılığa adım attırmaktı. Çoğunluklada böyle devam ediyor.

Arıcılığa başlamak isteyenlerinde ilk düşünceleri, arıyı koyalım senede bir balımızı alalım gerisi Allah Kerim olunca…

Daha ilk arı sahibi olmadan gördüm bunu. Kendi köyümde verilen kursta kadın, erkek, yaşlı, genç bir arada hocamıza aynı soru soruluyordu.

Hocam biz devletin verdiği bu 5 kovan ile başlasak seneye 50 kovan yapabilirmiyiz.

Balı kaç paradan satarız. Bizim bal kestane balı, en iyi bal bu, pahalı olmalı.

50 kovan ile iki senede ev yapılıyormuş…

Düzen buydu kısacası.

40 saatlik eğitime tabi tut belgeyi ver, imkan olursa hibe kovan verilsin, desteklemelerden yaralansın,

Oldu sana arıcı.

Adam kovan sahibi oldu ama

Ama bu arıcının danışacağı özel bir birim yok.

Arı hakkında eğitime devam etme şansı yok. Köyünde bu işi yapana yaklaşmaktan başka çareside kalmıyor.

Olmadı kendi akıl yürütmesine kalıyor iş.

Bu böyle devam edince yapı kemikleşiyor. O kişi için önemli olan 100 kovan ile arıcılık yapan arkadaşının söyledikleri oluyor. Artık dışarıdan gelecek yeni bilgilere kapanıyor vatandaş.

Arıcının eğitimine önem verilmeli. Arıcı adayı yetiştiriken, bir yandan da arı sahiblerine gerekli eğitimler aksatmadan verilmeli.

Evet birlikler kuruldu, evet pek çok şekilde destek alınıyor artık. Ama bunların sahaya yansıması hala zayıf.

Birlik üyesinin derdi destekleme,

Bu gün hala kovan başı verimi arttırmak için birleştirmeden bahsediliyor.

Sahi arıcı nektar akımına kadar ne yapıyor arılıkta?

Sistem emeklemeye başlayan çocuğa, kardeşini emanet edip hadi büyük adam olun bizede yaşlılıkta iyi bakın diyerek kapı önüne koymaktan öteye gitmiyor.

Bu sistemde

Arıcıyım diyenlerin kardeşlerini unutmaması, arkasından gelenlerin elini tutması gerekiyor.

Ama sadece bu yeterli değil.

Halil abi söylediklerinin tamamına katılmakla beraber alıntıyı özellikle önemini vurgulamak için yaptım. Genç yaşta bu işe merak salmak Ya Allah demek elbette kıymetli ancak biraz da kanın yukarı akmasının verdiği ateşle olaya biraz daha toz pembe bakıyoruz bu yaşlarda. İşte burada devreye sizin bilgi ve tecrübeleriniz giriyor. Ben bu forumu arıları almadan önce okusaydım şayet, kaybım daha az olurdu. Yada akıl edip iki kitap karıştırsaydım konu ile ilgili…
İnceden zorlama kısmı da benim için ayrıca üzerinde durulması gereken bir konu. arıcılığı anlattığımda ağzı açık kalmayan bir tek insan tanımadım… E onlar yapmaya ben anlatmaya hevesliyken bu insanlar bu işi neden yapmaz? Yer yok… zaman yok… para yok… E olurmu ki? … soruların ardı arkası kesilmiyor. Ama maskeyi giyip o kovanın kapağını açtımı gönül kapısıda o kapakla beraber açılıyor… inceden zorlama bu olsa gerek :smiley:

       """Belirli bir yaşa gelmiş 40 yaş üzeri diyelim kişiler emeklilikte arıyla tanışıyorlar. Tam işi öğreniyorlar rahatsızlıkları başlıyor."""
        Açıkça söyliyeyimmi? İstisnalar hariç gençler sıkıntıya gelemiyoooor. Ben gençlere şunu söylerim; gücünüz yetiyorsa koşun, yetmiyorsa yürüyün, odamı yetmiyor sürünerek, son çare oturduğun yerde uğraş. Bak zaman hiç durmuyor. Aranızda bulunmam bile yeter. Alınmadım, onuda belirteyim. Umut kesilmeyecek ve her zaman genç kalmalı. Yoksa perişanıııım,perişan. İçten sevgilerimle.

selamlar,

bende söylediğiniz gibi yaptım, işsiz olduğum bir zamanda, bu iş güzel iş köyüm var toprağım var yaparım

dedim,arılarıda seviyorum hevesde etmişim, zamanda bol, hesaplarıda yaptım :slight_smile: (şu kadar bal * şu kadar para).

ilk iş araştırma, sonrada kursa yazıldık, iyi kötü teorik bilgi edindim, sertifikayı aldık koyduk kenara.

sonrada 2 kovan alarak başladık maceraya, macera devam ederken işe başladım, zaman kısmında kesintiye gittim, mevsim şartları olumsuz gelişti, çoğu sorunlar ilk kez karşılaşıyor olmam ve bunlara gerekli müdahalede gecikmem 2 kovanı söndürmem ve kalan 2 kovanımı da zayıf bi şekilde kışa sokarak her şeyi pamuk ipliğine bağladım.
2 yıl geçti, edindiğim en büyük tecrübe, yaptığım hataların bir sonucu olduğu ve bunları arılarımın ödediği,
evdeki hesap çarşıya uymuyordu, ne kadar heves etsemde bu işi yapmak için yapmam gereken fedakarlıkların sadece heves etmek değil daha ötesine geçebilmek olduğunu öğrendim.

bunlar elbette beni yıldırmadı. bu senede kar topunu yuvarlamaya başladım hadi hayırlısı.

Siz büyüklerden Allah razı olsun…
Bazen tatlı,bazen sert cevaplarıyla karşı karşıya kaldığımız büyüklerimiz olmasaydınız nerden öğrenicektik?
Kimse kitaptan diyerek saçma bi espri yapmaya tenezzül etmesin.
Dede üşenmek,yorulmak,bıkmak olmayan gençler nerde?
saygılarımla

size şöyle bir hesap yaparlar; bir kovandan 15 kg bal alırsın, 30 TL'den 450 TL bunun 80 TL'si kışlatma ve diğer masraflar kalan 370 TL. 100 kovandan 37 bin TL.

Bu hesaplamalarda eksiklik var gibi. 80 kg bal X 10 Tl = 800 TL . 800 TL x 100 kovan =80.000 TL. ( Doğrusu bu değilmiydi :slight_smile: )

Meslek olarak arıcı olmanın 5 şartı;

  1. Doğayı sevmeli
  2. Acı çeken bir hayvana yüreği derinden sızlayacak kadar, hayvan sever olmalı
  3. Okur ve yazar olmalı yani her gün okumalı ve sık sık yazmalı
  4. Yaklaşık 20 kovanı, 5 yıldır yaşatıyor, çoğaltıyor, hastalandığında hastalığı fark edip, tedavi edebiliyor olmalı…
  5. Örgütlenmeli,

Gerisi zaten kendiliğinden gelir…

Sayın basra İslam dinimizinde 5 şartı var,
Ama kaçımız uyguluyorki?yok iş saati uymuyo yok zamanım yok vsvs…
Doğayı sevmeyen çok az bi kesim vardır,ama örgütlenemeyen bi çok kişi vardır.
Kısacası birinden biri olmaz,önemli olan bizim eksik olduğumuz kısmı başkalarının doldurmasına izin vermek…Eleştiriye açılalım.

            Bilği  daima  gelişen ve değişen  canlı  bir  bünyeye  sahiptir.

Bir işi yapmak için , akademik eğitim mutlaka olmalı ki o bizim asıl işimiz olmalı.

Veya bir işin çıraklığını yapmadan o mesleği yapmaya çalışmamalı , sonuç sıfır ve hayel kırıklığı olur.

Şayet bir kişi de ; bilmem gereken ne varsa zaten biliyorum derse , ona cahilin teki gözüyle bakmak gerek.

Kısacası eğitim eğitim . Geleçeğimiz olan çoçuklarımızı da yaşadığımız çağa göre değil , yaşadıkları çağa göre yetiştirmeliyiz.