Çok uzun bir yazı metni olmadan anlatabilmek mümkün değil.
İyi bir başvuru kaynağı olacak bu yazıda kullanılan bilgi, resim ve diğer materyalleri üreten ya da paylaşan tüm arı sevdalılarına ve fotoğraf sanatçılarına teşekkür ile başlayalım.
Hazırlamış olduğumuz Arı Ölümleri ve Varroa ile Mücadele konulu sunumu arıcılarla yapılan bilgilendirme toplantılarında dilimiz döndüğünce 2011 yılı sonlarında anlatmıştık.
En büyük sorunumuzdur derli toplu bilgiyi bir yerde bulmak.
Arıcılar olarak tek ilaç kullandığımız unsur varroa iken, arıcının varroadan bahsetmesi ve seminerler vermesi nedense yadırganır. Hatta yetki tartışması bile yapılır.
Yadırgansa da bilmeliyiz ki arı ölümlerinin çoğalması şeklinde devam eden süreci bir film olarak görürsek, varroa filmin başlarında bir yerlerde mutlaka vardır.
Tam deyim yerindeyse bizim filmimizdeki Tecavüzcü Coşkun, varroadır.
http://2.bp.blogspot.com/-KIQksM-mfdA/UIw2eHy1LLI/AAAAAAAAGGo/9XRyHY8voco/s1600/Resim1.jpg
Başlayalım yolculuğa.
Arıcı gözüyle bakabilmenizi istemeyen de çoktur. Sen bizim dediğimizi yapın arıcı olarak, çok işin içine karışmayın. Bu konu biz veterinerlerin ya da biz ziraat mühendislerinin işidir. Arıcı olarak sadece verdiğimiz ilacı kullan.
Biz karışmıyoruz, zaten işin içindeyiz. Dışarıdan birileri elbette karışmasın.
http://3.bp.blogspot.com/-wb9qJ8SPU9g/UIw2gHkY_HI/AAAAAAAAGGw/qDItf4drroM/s1600/Resim2.jpg
Tüm ülkemizde arıcılık yapabilecek çok uygun yerlerin yanında yüksek verim alınabilecek büyük bir potansiyelimiz varken son yıllarda arılı kovan varlığımız gittikçe azalıyor. Sonbahar aylarında arılı kovan destekleme tespitleri zamanında azami sayıya ulaşan arı işletmelerini bir de kış çıkışı sayalım bakalım.
http://3.bp.blogspot.com/-joqIGBxV76I/UIw2kwnFqeI/AAAAAAAAGG4/JVLh8OoVZbM/s1600/Resim3.jpg
Üstelik ölümler kış başlarında gerçekleşmeye başlıyor. Ölüm gerçekleşmese bile kadrolar minimuma düşüyor. Minimum kadro ile huzurevi ve yoğun bakım kadrosundan farksız bir durum gerçekleşiyor. Huzurevi’nde halı saha maçı tertip etmek, yoğun bakımda düğün yapmak gibi.
http://1.bp.blogspot.com/-ad6Hs_3Ni5k/UIw2sJoNKaI/AAAAAAAAGHA/Xg0qlT-NGew/s1600/Resim4.jpg
Arıcılar olarak hepimizin bir Einstein durumu da var. Hepimizin bir ölüm sebebi var savunduğumuz.
Kimimiz yaşlı ana arıya, kimimiz sert geçen kışa, kimimiz arıların kaybolmasına ve birçok sebep…
İlaç firmalarının arıları zehirlediğine, olayda arı satan büyük işletmelerin parmağı olduğuna, havadan bazı ülkelerin bilinmeyen bir şeyler attığına kadar…
http://3.bp.blogspot.com/-bB3eWf6OlW4/UIw2uBy4eYI/AAAAAAAAGHI/lidoqRfO_LI/s1600/Resim5.jpg
Sebeplerin en önemlilerinden olan varroadan bahsedelim. Kontrol altına alabildiğimizde arıcılığımızı daha rahat yapabileceğimiz bir dış parazit.
Türk Arıcılığının üzerine çöken bir karabulut. Ama yine de inanmak istemiyoruz.
Yok yok, kesin başka bir şey daha var diye beynin bir kısmı hep zorluyor bizleri…
Varroa tamam da kesin başka bir şey daha var diye hangimiz düşünmedik?
http://1.bp.blogspot.com/-g57k-Q-pdSQ/UIw2wPFGEYI/AAAAAAAAGHQ/1eaCsORTsEY/s1600/Resim6.jpg
Varroa, ayılardan bile daha tehlikeli. Bir yılda varroanın zarar vererek söndürdüğü kovan yanında ayının zararının esamesi bile okunmaz.
http://1.bp.blogspot.com/-DJidtYQX7KQ/UIw2yZ45EiI/AAAAAAAAGHY/WdwBcjTzBQQ/s1600/Resim7.jpg
Varroa, gözleri olmayan bir dış parazit.
Bize verdiği tüm zararları gönül gözü ile görerek yapıyor.
Bir de gözleri olsa…
O kadar hızlı hareket etmesinin yanında kurtçuklardaki üreme süreçlerini düşününce diğer özelliklerinin geliştiğine hayret etmemek mümkün değil.
Üstelik varroa hala gelişimini sürdüren ve arılara olan uyumunu sürekli geliştiren bir parazit.
http://4.bp.blogspot.com/-VZgPW6MxaFk/UIw200lPLYI/AAAAAAAAGHg/szKJIdKGoFQ/s1600/Resim8.jpg
Varroa Nedir?
Sadece bal arılarında bulunan, bal arısı kurtçuklarında üreme yeteneğine sahip ve yaşamlarını arı kolonilerinde sürdüren, ülkemizdeki arıcılığı tehdit edecek kadar zararlı bir dış parazittir.
http://1.bp.blogspot.com/-CaPxx72MIlA/UIw23tAto2I/AAAAAAAAGHo/SlhTNhecJwc/s1600/Resim9.jpg
Bal arılarında (Apis Mellifera) ilk kez 1960’lı yıllarda görülmüştür.
Aslında ilk görüldüğü arı türü Apis Cerena denilen Hindistan bölgesi arısıdır.
Bugün yaşadığımız hep farklı bölgeye arı sokma ya da bölgeden arı çıkarma merakı eskiden de mevcutmuş.
Apis Cerena bal üretimi düşük bir tür olduğundan, alın size Apis Mellifera denmiş…
O bölgedeki Apis Cerena’lardan da incelemek üzere bölge dışına akademik çalışmalar için çıkarılmış.
Böylece, kendisiyle mücadele edebilen bir türden edemeyen bir türe geçen varroa, arıcılığın başına bela olmaya devam etmektedir.
http://1.bp.blogspot.com/-m_NvQd3DkEI/UIw2-D6F3ZI/AAAAAAAAGHw/GmeWKkFJjJE/s1600/Resim10.jpg
1975’li yıllarda da ülkemize Trakya bölgesinden giriş yapıyor.
http://4.bp.blogspot.com/-wYCit9PFPdQ/UIw3AS_L0ZI/AAAAAAAAGH4/rkFUkRe9gH8/s1600/Resim11.jpg
Ayçiçeği tablaları, çiçekler içerisinde varroanın arılar arası transfer için en uygun ortamı sunar. Aynı tablada 20 kadar bal arısı aynı anda bulunabilir. Sağlıklı kovanlara en yoğun bulaşıklık ayçiçeği bölgelerinde gerçekleşir.
Varroa’nın Trakya’ya girmesi ile ayçiçeği balı için bölgede bulunan gezgin arıcıların dönüşü ile Anadolu’ya yayılma başlamıştır.
http://2.bp.blogspot.com/-dwse4HklvXg/UIw3CaxIWjI/AAAAAAAAGIA/3I3B4W1idcU/s1600/Resim12.jpg
Trakya’dan Anadolu’ya dönen kolonilerin, aynı yılın sonbaharında Ege ve Akdeniz’e çam balı ve kışlatma için geçişleri ile hızla yayılmıştır.
1977-1978 yıllarında Ege Bölgesinde görülmeye başlamış ve 4-5 yılda tüm ülkeye yayılmıştır.
Mustafakemalpaşa ilçesinde uzun yıllardır arıcılık yapan Sn. Recep Şahin tarafından 1974 yılında Edremit bölgesinden alınan arılarda varroaya rastladıkları bilgisi de verilmektedir. Yılı hatırlamak bazen zor olsa da askerden gelince diye başlayınca…
Belirtilen tarihlerin yaklaşık tarihler olduğunu da kabul etmek gerekiyor akademik verilerde. Arıcıların sahadaki tespitlerinin bilimsel çalışmalara yansıması günümüzde bile çok zor iken…
http://4.bp.blogspot.com/-rYwBZ-d2yuA/UIw3ERUKVNI/AAAAAAAAGII/S2bfFnEFUak/s1600/Resim13.jpg
İlk yıllarda büyük tahribatlar vererek yaklaşık 600.000 koloninin sönmesine sebebiyet vermiştir.
http://4.bp.blogspot.com/-VosP6kSLGEw/UIw3HsHdGUI/AAAAAAAAGIQ/_gzew7wu50U/s1600/Resim14.jpg
Eski arıcıların değişik ortamlarda ve sohbetlerde biz varroaya ilaç bile kullanmazdık demelerinin sebebi aslında varroa ile o yıllarda henüz tanışmadıkları içindir.
http://2.bp.blogspot.com/-caKvlN--h4A/UIw3JsFwFaI/AAAAAAAAGIY/BaLFCpiAmtI/s1600/Resim15.jpg
İlk yıllarda varroa tahribatının yoğun olmasının en büyük sebebi ülkedeki kolonilerin yarısının ilkel kovanlardan oluşması idi.
http://3.bp.blogspot.com/-1uFzw3ZZz_w/UIw3TMuE_tI/AAAAAAAAGIg/OOKGRJrlrpA/s1600/Resim16.jpg
İlkel kovanlarda varroa varlığını tespit edebilmenin zorluğu yanında, o yıllarda mücadele için ülkemizde varroa mücadele ilaçlarının olmaması kayıpların çok olmasına sebep olmuştur.
İlk yıllarda yurtdışı bağlantısı olan arıcılar tarafından getirilen ilaçlar kullanım dozları ve teknikleri bile bilinmeden rastgele kullanılmıştır.
http://2.bp.blogspot.com/-JvCICfjTTXM/UIw3VbrGVaI/AAAAAAAAGIo/pDUVR2DV_T0/s1600/Resim17.jpg
Modern kovanların gelişmesi ve çeşitli etken maddeli ilaçlara ulaşma imkânı olmasına rağmen ülkemizin her yanına yayılmış ve günümüzde bile ihmal edildiğinde yüksek oranda koloni sönmelerine neden olabilecek düzeydedir.