2006 yılında internet yaygınlaşmaya başlayınca, İstanbul ve yakınındaki arıcılarla da hızlı bir tanışma dönemine girmiş oldum.
Kulakları çınlasın, Gebze’de şaka yapmaktan hoşlanan bir ağabeyimiz vardı.
Ben ilk önceleri bana anlattıklarını ciddiye alıyor, şaka ve mizah olduğunu farkedemiyordum.
Bana anlattığı yöntemlerden birisi de, petekleri su içinde saklayarak güveden koruduğu şeklindeydi.
Ben ciddi ciddi soruyordum, o da ciddi ciddi ayrıntılı olarak anlatıyordu.
Benim aklıma takılan kısmı, 7-8 ay su içinde bekletildiğinde ekşiyip kokmuyor muydu?
Cevap hazır, Muratçığım çerçevelerin yerleşeceği şekilde kanallar yaptım. Sulama kanalı gibi haftada bir suyunu tahliye edip yeni su dolduruyorum.
Tavsiye ederim çok iyi bir yöntem. Siyah petekleri koyuyorsun, 3-4 ay içinde yavru kılıfları erimeye başlıyor ve ilkbaharda kanaldan ilik gibi bembeyaz petekleri alıyorsun.
Ben bu yönteme o dönemde ciddi ciddi inandım.
Peki suda uzun süre bekleyen çerçeveler karar mıyor muydu?
Cevap yine hazır, O kadar kusur kadı kızında da bulunurdu.
Bir gün ziyarete gittik, ben hevesle arılığı geziyorum ve gözlerim içinde petek dizili su kanallarını arıyor. Fotoğraf çekip yöntemi bütün dünyaya duyuracağım.
Abi dedim nerde senin petekli kanallar?
Bu önce hık mık dedi sonra toparladı. Gebze soğuk yer burda petek güvesi sorunu yok. Asıl sorun Muğla’da oluyor. Benim kanallar Muğla’da İnşallah oraya geldiğinde gösteririm
Muğla işinden sonra ben ikirciklendim ve dalgaya alındığımdan nihayet şüphelenmeye başladım.
Gebze köylerinden bir kahvede çay içmeye gittik, oradaki arıcılarla tanıştık.
Bir arıcı, ana arıyı nasıl boyayacağını sordu.
Bizim abi kendinden emin ve ciddi bir tonla anlatmaya başladı:
-
Nalbur’dan sprey boya al. Anayı gördüğün yerde petek üzerine boyayı sık.
-
Ama işçi arılar da boyanır?
-
Boyansın farketmez, zaten onların ömürleri 40 gün. 40 gün sonra ana arı ampül gibi dolaşmaya başlar.
Ana boyama yöntemi önerisini duyunca en nihayetinde benim jeton düştü