Merhaba arkadaşlar.bu gün 5 çerçevelik 2 kovan italyan arı aldım.ilk önce yapılması gerekenler ne olmalıdır bilgili arkadaşlar yardımcı olursa sevinirim.
Hayırlı olsun kıbrıslı umarım ilerideki yıllarda çok iyi arıcı olursun birde hastalık kaparsan ömür boyu sürer bırakamazssın,ne yapmam sorusuna gelince, uzaktan ahkam kesmeyelim size en doğru cevabı sitede üye olan kıbrıslı arıcılar verebilir kolaygelsin.
Hayırlı olsun.
Şahsi tecrübem olmamakla birlikte hem yazılı kaynaklar hem de yetiştiren arkadaşlardan edindigim bilgilere göre:
#kuvvetli koloniler oluştururlar.
#ana arı bol yumurtlayicidir.
Yağmacılık eğilimleri vardır
Bal toplama kabiliyetleri iyidir
#kisa kuvvetli girerler
Bu özellikteki koloninin elbette tuketimi de çok olacaktır.beslemeyi bol bol yapmanızı öneririm.koloni 2 katı doldurana kadar beslemeye devam…koloninin gelisimi icin yeterli alan ve kış öncesi çok iyi stok.
Bir özelliği de ya da bendeki İtalyan melezi koloninin özelliği diyelim yerli arılar gelişti iki çerçeve verdim onun gelişmesi yavaş.İlk bahar ortası yaz gibi kuvvetleniyor o zaman da doğada polen azalıyor.
Hazır konusu açılmışken bendeki italyanı paylaşayım istedim
bizzat görerek değerlendirebilirsiniz arkadaşlar.
hatta eğer bu sene imkan olursa seri video çkip sezon sonuna kadar bilgilendirme yapmayı düşünüyorum
Ahmet Bey, sizdeki İtalyan melezi, İtalyan arısının özelliklerini göstermiyor. Bendeki İtalyan arıları yerlilerden önce atağa geçiyor, yerli arılar İtalyanlardan geriden geliyor. Sizin yorumunuz genel tecrübelere aykırı bir durum sergiliyor. Bence elinizdeki arının İtalyan kan düzeyi ya çok düşük ya da F2-F3 düzeyinde Buckfast arısı. (Neden derseniz, piyasada ana satan bazı arıcılar İtalyan isteyenlere, İtalyan diye Buckfast gönderiyor)
Ali bey merhaba, genel olarak yapılan hataya siz de düşmeyin. Bundan onlarca yıl önce saf İtalyan ve saf Karniyol gibi arı ırklarının genel özelliklerini tanımlamak için yazılan bilgileri okuyup da tabu kabul etmeyin. Bugün her iki arı ırkından onlarca sayıda hatlar ve hatlar içinde hatlar oluşmuş gibi bir durum var artık.
Kimi Karniyol hatları erkenci, kimisi biraz geççi, kimi oğula daha yatkın iken kimi oğula az eğilimli, kimi Karadeniz ikliminde daha başarılı olurken, kimi ise Ege ikliminde daha başarılı, kimi çok uysal iken, kimi ise biraz agresif oluyor. Yani Karniyol ırkının genel özellikleri ile mevcut hatları tanımlamak artık imkansız.
Aynı olay İtalyanlarda da geçerli. Madem İtalyan arısı çok yağmacı ve kışın çok bal tüketiyor, neden hala dünyanın en çok tercih edilen arısı konumunda başı çekiyor hiç düşündünüz mü?
Bu konu hakkında lütfen bu yazımı okuyun.TİCARİ BAL ARISI HATLARI http://pendore.blogspot.com/
Ayrıca ben kendi tecrübemi paylaşayım. Elimde Anadolu, İtalyan ve Karniyol arı ırkları var. Yağmacılık konusunda hiçbiri Karniyol kadar hırslı değil. Hangi kovanı açsam, karniyollar hemen hırsızlık için çöküyor başıma. Bilmem anlatabildim mi?
Kış kadrosu ve tüketimi konusuna gelince, bildiklerinizi alt üst edeyim biraz.
APIS MELLIFERA LIGUSTICA’NIN (İTALYAN ARISININ) KIŞLARA DAYANIMI ÜZERİNE ROMANYA’DA YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR
Türkçeye Çeviren Hakan BOZKURT
ÖZET
Araştırma, Apis mellifera carpatica (KARPAT ARISI)ve Apis Mellifera ligustica (İTALYAN ARISI)ırkı arı aileleri üzerinde yürütülmüştür.Arılar çok katlı kovanlarda barındırıldı. Deney süresi 6 aydı. Kışlama direnci, çeşitli arıcılık göstergelerine dayanarak değerlendirildi: Ölüm oranı, kışın gıda tüketimi, ailenin genel durumu.Karpat arısı için kış mevsimi süresince ölüm oranı% 35, İtalyan arısı için% 52’dir. Farklılıklar çok anlamlıydı (p≤0.001).Kışlama tamamlandığında tüm arı aileleri iyi bir mukavemet içinde idi. Arı kolonilerinin genel durumu şöyleydi:Karpat arısı, kışlama başladığında güçlü bir aileydi ve ortalama bir güçle kışlamayı bitirdi; Çok sayıda genç arı ve yeterli rezervleri vardı; İshal veya küf görülmedi; Bağıl nem % 74 ölçüldü.İtalyan arısının kışlama başladığında güçlü bir ailesi vardı ve kış aylarında yüksek ölüm oranı nedeniyle koloninin yarısıyla kışlamayı bitirdi; İshal veya küf görülmedi; Bağıl nem oranı % 69 ölçüldü.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Karpat arılarında ölüm oranı % 35 iken, İtalyan arı içinde% 52, yerel arılarda % 49 olarak daha yüksekti.
Sonuç, Karpat arılarına göre, İtalyan arılarının kışlama direncinin düşük olmasıdır. Denememizde bulunan ölüm oranı sonucu, literatürde belirtilenlerden % 4 daha yüksekti.
Bal tüketimi, kışlamaya girişteki bal miktarı ile değerlendirildi.
Kış başladığında, iki grup güçlü ailelerden oluşuyordu;
Karpat arılar için 1,7 kg ve İtalyan arılar için 1,8 kg geliyordu.
Karpat arıları için kovandaki tahmini bal miktarı 19 kg, İtalyan arılarında ise tahmini 20 kg bal vardı.
Kış sonu geldiğinde, iki grubun farklı gücü vardı; Karpat cinsi, popülasyonlarında ortalama 1.1 kg arı vardı; İtalyan cinsinde, popülasyonlarda ortalama olarak 0.8 kg arı kalmıştı.
Tahmini bal tüketim miktarı;
Kışlama sonucu bal stokları, Karpat cinsi için 10 kg, İtalyan cinsi için 10.7 kg idi. Yani Karpat kolonileri 9 kg, İtalyan kolonileri 9,3 kg bal tüketmişlerdi.
Kışın ortalama günlük gıda alım miktarı, Karpat arılarında 52 gr ve İtalyan arıları için 58 gr bal idi ve % 11.5 daha yüksek bulunmuştur.
Literatür verileri, ortalama 1-1.5 kg arı nüfusunun günlük 50 gr ve 0.5-0.8 kg zayıf arı ailelerinin ise günlük 60 gr bal tükettiğini göstermektedir.
Küçük koloniler, kışın çok daha yüksek gıda tüketimi gösterirler, çünkü arılar enerji alımını arttırarak kovan içinde optimum bir sıcaklık tutturmaya çalışırlar.
Örneğin 3-3,5 kg arıdan oluşan güçlü bir popülasyonun, günlük bal tüketimi 30 g’dır.
Nüfus yarıya düştüğünde, alım neredeyse iki kat artar. Deneysel veriler literatür verileri ile uyumludur.
Araştırmayı özet olarak tercüme ettim. Tabii mevzu sadece İtalyan ve Karpat arısının Romanya koşullarında kışlama kabiliyeti değil.
Ben bu araştırmadan, bizim için şu sonuçları çıkardım;
1)- İtalyan arısının, belki Romanya için kışlama kabiliyeti düşük olabilir ama zaten İtalyan arısı akdeniz ikliminin arısıdır.
2)- Karpat arısı kışlama sırasında az ölüm yaşamış ve daha iyi kışlamış olabilir ama zaten oraları onun vatanı.
3)- İtalyan arılarının hep öcü olarak gösterilen kış stoklarını çok fazla tükettiği lafları, yukarıdaki araştırmaya göre öyle söylendiği kadar abartılı değil.( Romanya soğuklarını da dahil edersek)
Yani Karpat ve dolayısıyla akrabası Karniyol arıları da söylendiği gibi çok az tüketmiyor değil mi?
4)- Kışa güçlü bir kadroyla girmenin faydalarından biri daha ortaya çıktı.( Yukarıda kalın yazıyla zayıf ve güçlü arıların kış tüketimlerine dikkat edin.)
5)- Araştırmada verilen literatür bilgilerine göre kışlama tüketimlerini bir yerlere not edin. Çok lazım olacak.
6)- Demek ki “Bize ne elin Avrupalısından, Amerikalısından. Ben Türkiye’deki uygulamalara bakarım. Bize dış ülkelerin uygulamalarından bir fayda gelmez” dememek gerekiyormuş. Şu özet olarak sunduğun kısa tercümede bile anlayana tonla ders ve bilgi var.
Selamlar.
En iyisi italyan arısı yerine anadolu arısı ile bölgenizde çalışın derim.
Yazılan bütün bilgileri ayrıntılı şekilde okudum ve çok teşekkür ederim.geçen hafta aldığım 5 çerçevelik arılar şu anda 6. Çıta üzerinde gezinmektedir.gün içinde şurup vermek mi yoksa gece mi veemek daha uygundur ve ne kadar verilmelidir? Bilgi verirseniz sevinirim.
Arılar gece uçuş yapmadıklarından verilen besleme ürününü daha hızlı ve sorun olmadan tüketirler.
Bu yüzden arılara şerbetin akşam üzeri verilmesi daha uygundur.
Önceki yıllarda ben de sizinle aynı görüşteydim ama bu idealimi devam etmek için sarf ettiğim vakit ve çabanın boşuna olduğunu fark edene kadar.
Evet Anadolu arısı ve onun alt varyetesi olan batı Anadolu arısı birer milli servettir. Fakat bu ham servetin işlenmesi, üzerinde emek harcanması, ıslah edilmesi, iyi özelliklerinin ortaya çıkarılıp, kötü özelliklerinin ayıklanması gerekir. Bunları şahıslar olarak başarmamız çok zor. Ayrıca bizim gibi hobi arıcıların bu gibi konularla uğraşacak ne zamanı ne de yeterli bilgi birikimi vardır. Ticari arıcıların ise hiç ama hiç vakti yoktur.
Anadolu arısı mutlaka her bölgede ıslah edilmelidir. Fakat bunu yapmak bizim görevimiz ve işimiz değildir. Yapması gerekenler bellidir. Bu iş yapılana kadar ben ıslah edilmiş, sonuç aldığım arılarla çalışırım ve mutlu olurum.
Daha önce yazdığım bir yazıdan bir kısım paylaşayım:
Ama illaki de bir konuyu tartışmaya açmak isterim. Ben buradan sorularımı sorayım cevap vermek isteyenler cevaplasın.
SORU: Türkiye’deki bir devlet kuruluşundan “Islah edilmiş Batı Anadolu arısı” diye ana arı satın alacaksınız. Bu anaların işçileri, tabiri caizse adam yiyecek. Etrafta anarşi ortamı oluşturacak. Bazı insanları hastahaneye zor yetiştireceksiniz. Sonra bu devlet kurumunu arayıp, “Bu arılar aşırı saldırgan siz nasıl damızlık seçimi yapıyorsunuz?” diye soru sorduğunuzda; “Biz bu arıyı ıslah ettik ve anlaşmalı arıcılara dağıttık. Orada onlardan ana arı ürettirip, sizlere dağıtıyoruz” diye cevap alacaksın.
Bu cevabı duymak kadar hüzünlü ve moral bozucu bir şey yoktu. Yani koskoca yılların devlet kurumu, daha ortaya yeni yeni çıkardığı, sağlam temellere oturtması gerekilen bir arıyı çevredeki arıcılara üretsin diye dağıtmış ve bu arıların kızları serbestçe kimliği belirsiz erkek arılarla çiftleşiyor öyle mi? Yorum sizin ben sustum.
(Bendeki bu analar iki farklı tip işçi arı ürettiler. Birisi daha esmer olan nispeten daha az saldırgan, öbürü aşırı saldırgan olan sarımsı işçiler)
SORU: Bizdeki iklime ve ortama tam uyum sağlamış, yavru hastalıklarına dirençli, bal verimi orta düzeyde, oğul eğilimini bastırmanın dert olduğu, saldırgan yerli arılarla mı devam etmek istersiniz?(Üstelik bu arıları bir devlet kurumundan para vererek satın almışsınız)
Yoksa; yavru verimi, kuluçka düzeni çok iyi, kışlama ve hastalıklar konusunda biraz takip isteyen, ama bunun sonucunda çok iyi bal verimi olan, sakin ve uysal olduğu için rahat çalışılan ama hep aynı sonuçları alabilmek için 2 yılda bir, bir kilo bal fiyatına ana almak zorunda olsanız bu arılarla mı devam etmek istersiniz?
Burada saf ırk arılar için F2 lerde melezlenme riski ve Buckfast arısındaki F2 lerde saldırganlık riskinden dolayı iki yılda bir ana değişimini öngördüm. Buckfast konusunda birçok kaygılar var; evet hibrit arılar tıpkı hibrit tohum gibi doğru haklılar ama sadece aldığım bal bile bende bu arı hakkında olumsuz hiçbir şey bırakmadı.
Bu yazdıklarımdan dolayı eleştiri alacağım biliyorum ama ben bir hobi arıcıyım ve benim için arılarla rahat çalışmanın her şeyden önce geldiğini özellikle belirtmek isterim.
Ayrıca İbrahim Tatlıses’in " Urfa’da Oxford vardı da biz mi okumadık?" dediği gibi;
“Sakinliği, bal verimi ve diğer birçok özelliği ile ıslah edilmiş Batı Anadolu Arısı vardı da biz mi satın almadık, hainlik ettik?”
Burada maksat üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. O bağcının ürettiği üzümler ekşi ise ben ondan satın almak zorunda değilim. Vicdani olarak ta neden rahatsız olayım. Benim yöremin, bölgemin bağcısı benim istediğim şekilde üzüm yetiştirmiyor ise ben onun üzümünü satın almamakla neden suçlu olayım?
Murat ustam girdi meclise, çıraklara susmak düşer.
İyi ki varsın. Selamlar
Murat hocam çok teşekkür ederim.miktar olarak verdiğim şerbet ne kadar olmalı? 3 günde 2 kg 1e1 oranında şurup verdim ve hepsini arı saolsun aç kurt gibi temizledi.
Bir diğer sorum da vereceğim bundan sonraki petek yani 7.petek en sona mı koyulmalı.çünlü aldığım arı yeni bölünmüş bir arıydı bu yüzden bal akımı pek oluşmadı.sıralamayı nasıl yapacağımı açıklarsanız sevinirim.
hayırlı günler.iletimin üzerinden hayli zaman geçmiş.
tüm blogunuzu ve çevirilerinizi dikkatle ve zevkle okuduğumu belirtmek isterim.yeri gelmişken tüm katkılarınız için ayrıca çok teşekkür ederim.
italyanın tabiri yerindeyse obur bi arı olduğu kanaatine yazılanlardan değil yaşananlardan(italyan kullanan arıcı arkadaşların ifade ettiklerine göre) vardım.bahsetmiş olduğunuz gibi ırk bozulması da olabilir.
karniyolların yağmaya meyilli olduğunu da düşünmüyorum.yıllardır karniyolla çalışıyorum ve hiç böyle bi durumla karşılaşmadım.
romanya’da yapılan kışlama deneyinin ülkemiz için iyi bir örnek olmadığı kanaatindeyim(iklimler çoook farklı-deniz suyu bile buz tutuyor orda).
bununla birlikte hangi italyan veya hangi karniyol derseniz ona da bi sözüm olmaz.
arılarımdan çok memnun olmakla birlikte italyan ırkını da denemek istiyorum.hakan beyin tecrübesine göre belki ben de denerim.
Eğer verdiğiniz şerbeti 1 günde temizliyorsa güçlü olmalı 2 veya 3 günde vereceğiniz şerbet yeterli olacaktır.
Sizin oralarda havalar yeteri kadar ısınmıştır. eğer verilen ham peteği kabartmaya başlamışsa: vereceğiniz şerbeti 1 / 1 den daha sulu yapabilirsiniz.
Kovanda çerçeve sıralaması şöyle olmalı: Dolu ballı ambar çerçevesi + yavrulu + yavrulu + çiçek tozlu ballı çerçeve + kabarmış boş çerçeve olmalı.
Elinizde kabarmış boş çerçeve varsa çiçek tozlu ile yavrulu arasına koyunuz.
Koyduğunuz çerçeveye yumurta atmışsa onu alıp 2 nolu yere koyunuz ve aldığınız yere kabarmış varsa onu yoksa hazır petek takılmış çerçeveyi koyunuz.
Yeni petek koyma işine böyle devam.
Bu arada beslemeye devam.
Yeni petek koyma işine böyle devam edersiniz, ta ki ballık koyma durumu gelinceye kadar.
Teşekkürler Hocam.
Her iki kovanım da yaklaşık 2 şer su bardağı şerbeti 2-3 saatte bitiriyor.şerbet miktarını arttırayım mı? Ve 2 su 1 şerbet oranı uygun mu?
Dediğiniz gibi arılar güçlü ilerliyor.verdiğim ham peteği kabartmaya başladır ve maalesef kabartılmış peteğim yok.kabaran petek yavruya geçtiğinde 2 numaraya vereceğim fakat 2 numaradan çıkacak olanı en sona mı ? yoksa bir kaydırma yaparak 3. Sıraya koyup diğer çerçeveleri sırası ile yerleştireyim mi?
Şu anda kovan içi sıralama ballı + yavrulu + yavrulu + yavru polen + ballı yavrulu + ham petek şeklindedir.
Yavrulu çerçeveler birbirinden ayrılmayacak yani araya boş veya kabarmış çerçeve girmeyecek, aslında girme yapılabilir ama oğul önleme çalışması olur.
Kesit almış olabilseniz yavrulu çerçeveler bir top gibi olmalı.hepsi yan yana olmalı.
Sizin kovanlarınız soldan dizilimli olmuş.
Yeni yumurta attırdığınız çerçeveyi 2 . çerçevenin yerine koyacaksınız.
Sulu şerbet verirseniz artık havalar ısındığından petek kabartırlar.
Tamam hocam.ilginiz ve bilgileriniz için siz ve diğer yorum yazıp yardımcı olan arkadaşlara tekrardan çok teşekkür ederim.
İlginiz için ben teşekkür ederim. Yaptığım tercümelerin ve yazılarımın okunması, takip edilmesi de beni çok mutlu ediyor sağolun.
İtalyan arılarının obur olduğu konusuna pek katılmıyorum. Yeri gelmişken İtalyan arıları hakkında pek bilinmeyen bazı bilgileri paylaşmak isterim;
– İtalyan arıları bahardan kışa kadar yavru atmaya meyilli çok yumurta yapan analarıyla meşhurdur. Bu özellikleri nedeniyle paket arı üreticilerinin bir numaralı gözdesidir ve normalde arılığında başka ırklarla çalışan arıcılar bile koloni destekleme kovanlarını İtalyan arılarından oluştururlar. Yavru yapmaya yatkınlığı bu arının çok obur olmasından değil, kaynaklarının bir kısmını yavru üretimine harcamasından kaynaklanır.
– İtalyan arıları içinde çok yavru yapan, oğula yatkın olan alt tip, İtalyan Cordovan arısıdır. Amerika’da çok polen taşımasından dolayı büyük meyve bahçelerinde tozlayıcı olarak kullanılır. Bal verimine bakılmaz. Amerika’da tozlayıcılık yapan arıcıların çok iyi geliri vardır. ( Arazi sahiplerinde para alırlar. Badem ağacı meyve için arıya %100 bağımlıdır ve Amerika dünyanın en büyük badem üreticisi ve ihracatcısıdır).
Cordovan arısı dışındaki, normal İtalyan arıları üzerinde çok fazla ıslah çalışması yapılmış ve değişik amaçlara yönelik çok fazla hat geliştirilmiştir.
– İtalyan arısı çok iyi yavru besler. Bu özelliği nedeniyle arı sütü üreticilerinin bir numaralı ırkıdır.
– Çok iyi petek kabartır ve örerler. Peteklerini tamamen bembeyaz kapatırlar. Bu yüzden petekli bal üretiminde çok tercih edilen arı ırkıdır.
– Islah edilmiş İtalyan hatlarında aşırı yavru yapma ve kışa çok kuvvetli kadrolu girme özellikleri yoktur. Özellikle son yıllarda, Buckfast kan katımından çok iyi sonuçlar alınmıştır.
– Türkiye’de özellikle Aydın bölgesinde yapılan melezlemelerden çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. Özellikle Batı Anadolu Ana X İtalyan Baba melezlemelerinden, çok çalışkan, baharda erken gelişen, oğula ilgisiz, oldukça uysal, Bal verimi yüksek, çok iyi kışlayan arılar üretilmektedir. İtalyan Ana X Batı Anadolu Baba melezlerinden biraz daha agresif ama yerliden uysal, bal verimi yüksek, erken gelişen, oğula ilgisiz ve iyi kışlayan arılar üretilmektedir. (Ben de bu arılardan var)
– Burada önemli bir noktayı belirteyim. İtalyan arılarında bal hasadı sürekli yapılmalıdır. Bal akımı mevsiminde sırlanan ballar hemen alınmalı yerine boş çerçeveler verilerek arının yavru bakmasına fırsat verilmemelidir. İtalyan arıları yerlilerden farklı olarak, bal stoklarını doldurdukça yavru bakımı işine ağırlık vermektedir. Bu yüzden kovanda hazır olgunlaşmış stok bal bırakılmamalıdır.
– Sonbahar bakımında, İtalyan arılarına herhangi bir ayrıcalık, fazla besleme gibi hiçbir farklı uygulama yapmadım. Diğerlerine ne verdi isem onlara da aynısını uyguladım.
– Romanya’daki yapılan araştırma arıların kadro mevcuduna göre günlük tüketimlerini öğretmesi nedeniyle önemli. Aynı zamanda İtalyanların Karpatlarla aynı miktarda tüketim yapması İtalyan arısının obur olmadığının en büyük göstergesi.
Hocam bu yayınladığınız araştırmada karpat ile italyan arısı karşılaştırılıyor. Doğu Karadeniz de kış şartlarının ağır geçtiği bir yer için eğer ki yavru gelişimi hızlı kışlaması da iyi bir ırk istiyorsak Karpat arısı iyi bir seçim olur galiba ne dersiniz?